Sus Söyleme

Dönüp arkaya bir baktım,şöyle bir düşündüm.Dedim ki kendi kendime''Hiç birşey olmadı,olmayacak bu hayatta;sıradan dedikleri ne ise onu ele almalıydık en başında,marjinallik uğruna bayağı bir acayipleştirdik hayatı.''Haklıydı da iç sesim;çünkü ben basit şeylerle daha çok vakit geçiren ve uğraşan,asıl meseleleri ise hep bir adım geride tutan adamdım.Birkaç şeyi aynı anda yapmaya yetecek gücü buluyordum kendimde.Aslında bakarsanız hala da var o güç,ama nerede ben bilmiyorum.Sanırsam basit bir rüzgar esti,kendini hissettirmeyen bir ölçüde;işte bu rüzgardı belkide gözyaşlarını akıtan şairin,ya da bu rüzgardı şairin dilini çözüp bir bir onu anlattıran.

Sus dedim içimdeki sese,''Sus yoksa delireceğim!''Çünkü o mantıklı olanı yapmam yerine vicdanımı dinlemediğim için kızgındı bana;normalde olsa hemen vicdana yönelirdim,ama burada durum farklı.Vicdan mı?Vicdan acımak içindir,oysa burada acınası durumda kimse yok,en azından o kadar da acınası değilim yani.Cidden böyle mi düşünüyorsunuz?Kimsiniz siz?Susun susun söylemeyin,yine başladı efsunlar.Bakın görüyor musunuz,dikkatlice bakın.''Neyi?''diye soracaktır bazılarınız,e ben de''Kimi?''diyorum işte.Al işte,iki gıdım mantığınız da bulaşık süngeri gibi sırılsıklam ve gevşek bir hal aldı.Ne o,yoksa aşık mısınız?Evet evet öylesiniz,lütfen kendinizi kandırmayınız.Benim sorduğum soruyu bana sormak adettendir burada,şimdi siz de bana''Kimi?''diye soracaksınız.Ben de size''O''deyince yine ilk noktaya geleceğiz...

Demeye çalıştığım tam da buydu,çok şey değişmiş olsa bile baştan sona hiçbirşey değişmemişti.Madem bu bir kısır döngüydü,kendimi ve insanları bu kısır döngüde heba etmek olmazdı...

0 Yorum:

Yorum Gönder