Sanki biri "Sana bir masal anlatacağım, bitince öleceksin." demiş de kabul etmişim gibi...
Konuşabilir miyim? Sanmıyorum, olunca da havadan sudan işte, tabii şayet o da isterse tüm bunlar. Anlatabilir miyim peki? Üstü kapalı evet ama sımsıkı kapalı olmalı, boğucu gerçekler kadar sıkı.
Hem anlatsam ne derim ki? Bunca yıl geçti neredeydin falan mı, bana değer vermiyorsun verseydin o kadar yok olmazdın, senden sonra senin gibi kimsem olmadı falan mı? Kimim ki hesap mı soracağım; hadi hesap sormadım diyelim, ne anlatacağım, senden sonra şunlar şunlar değişti, sürekli seni düşündüm, şu kişilere sorup durdum ama bulamadım izini, başıma şunlar geldi falan mı diyeceğim... Susmak en doğrusu oluyor genelde, zaten o eski riskbaz halim de kalmadı içimde; hiçbir şeyin sonucuna katlanmamak için susmak vakti, hiçbir şeyi kaybedemem, hiç benim/benimle olmamışsalar bile...
Size de kolay gelmiyor aslında, siz de görmeyi arzuluyorsunuz sadece içten içe:
O hiçbir şeyim olmasa bile onunla mutlu olduğumu ve bu yüzden de hep onunla olmak, sürekli konuşmak benzeri isteklerim olduğunu, bunun birazını olsun ondan görememenin bende yarattığı hafif kırıklığını ama aynı zamanda yine de onca zaman sonra da olsa geri dönmesinin beni mutlu ettiğini, sadece dünden beri arada sırada azıcık da olsa "keşke gelmese miydi" diye düşündüğümü çünkü tam kendimden ve her şeyden umudumu kesmiş ot gibi yaşar, hiçbir şeyi sevmezken birdenbire gelip içime can katmasını galiba kabullenemediğimi ve daha da önemlisi onunla bir umudum olmamasına ve her şeyi kabul etmeme karşın içimdeki o küçük çocuğun masum heves ve aşkının hala baki olduğunu, kendimiyse çocuğuna istediği oyuncağı alamayan ve alamadığını da söylemekten aciz ihtiyar bir baba gibi gördüğümü, tüm bunları bilirse gideceğinden adım gibi emin olup köpek gibi korktuğumu, bu yüzden zerresiyle dahi olsa varlığına muhtaç, yetinmeye çalıştığımı ona anlattığımı görmeyi arzuluyorsunuz. Sonra da mutlu olduğumuzu falan filan... Onu "hala" sevdiğimi söylememi istiyorsunuz, onun da karşılık vermesini; arkadaşça bile söylesem bunun olacağına ihtimal vermiyorum bense, hata olmaz mı zaten bunca zaman anlamadıysa.
Bir kere gitti çünkü, dönse bile sonradan, tıpkı geldiği ilk gün gibi karlı kışın göbeğine bırakıp gitmişti kalbimi. Madem fedakarlık istiyor sevgi, susmaktan evla yolum mu var? Bu biraz boğulmamak için nefes almamak gibi, bir gün anlarsınız.
Ama olmayız, o dedikleriniz olmaz, pek bir kimse değilim ki ben. Yeterince önem verilsem daha önce de gelinirdim, beni bulmak dünyanın en kolay şeyi zaten, herhangi manada kıymet verdiği biri olsam bunu saklayamazdı bile zaten, saklamak istemezdi de muhtemelen, göstermek için adeta benim günlerdir içinde barındığımın benzeri bir düşünsel yolculuğa dahi çıkardı...
Söyleyemem o yüzden. Anladınız mı şimdi? Bazı gerçeklerin sadece yarımken güzel olduğunu çok acı şekillerde öğrendim. Tuhaf geliyor biliyorum, hislerini söylemeden, etmeden, örneğin o gün seni özlemişim vesaire derkenki özlemenin boyutunu bilerek yeterince belirtmeden yaşayıp gitmem tuhaf geliyor size, onun için ölüyorsam bunu bilmesini hak görüyorsunuz ama öyle değil işte... Inception gibi düşünün, veyahut da bir Pinhani şarkısı: "Yalandan da olsa..." Yalandan da olsa var işte şimdilik, o kadar bari kalsın bırakın; benim iyiliğimi düşündüğünüzü biliyorum ben, siz onsuzluğu bilmiyorsunuz.
İnsanları yalnızca korku ve baskıyla yanında tutabilen, zerre sevilmeyen, bir kıymeti, başarısı, kayda değer en ufak hareketi olmayan, namussuzluğun kitabını yazmış tek hücreliler. Bu laflarım sizedir. Her ne kadar asla muhatabım olamayacak bile olsanız, umutsuz bir çaba dahi olsa cehaletinizi gidermeyi kendime bir borç bilirim. Beni dinlemeyeceğinizin, bir şekilden dinletsem dahi anlayacak bir aklınızın olmasının pek tabii farkındayım ama sizler için inanın çok üzülüyorum.
Yazık, çok yazık; içten içe ben olmak için delirmeniz, zorla yanınızda tuttuğunuz kişilerin aslında beni seçtiğini bilmeniz, bu yüzden de durup durup bana sarmanız ve ben kılımı dahi kıpırdatmadan kendinizi yok edișiniz... Bu gerçeği yüzünüze vuracak kadar gaddar olduğum için beni bağışlayın ama asla bir ben olamayacaksınız, asla birileri sizi siz olduğunuz için sevmeyecek, hakkımda sıktığınız onca yalana inanmadıkları gibi sizinle değil hep benimle olacaklar içten içe, bunu değiștirmeye ne para ne kaba kuvvetiniz yetecek... Çok mu ağır oldu? Yok be.
Yine de haklı olduğunuz yanlar var ben de olsam uyuyamam tüm bunları bile bile, insandan sayılmadığımı bile bile, insanlara hakaret, ailelerine küfür etmenin bir boka yaramadığını göre göre... Hiç sevilmediniz di'mi? Bir kere belki sevildiniz ama onda da bana bulașarak güç bela kendinizi sevdirdiğiniz insanı kendi ellerinizle kaybettiniz... Bir kere şu konuda bir anlaşalım: Benim suçum yok, insan hiç duvara vurup eli kırılınca duvarı suçlar mı yahu? Ha çok özür dilerim sizin beyin hücrelerinizde bir sıkıntı vardı di'mi? Eğer öyle olmasa bu aşağılık kompleksiyle bir ömür geçmezdi de ondan soruyorum. Ben derim ki pes edin, sırf sorunlu, sosyopat kişiler olduğunuz için sürünerek yenilmeniz gerekmez. Sizi yıpratmam korkmayın, öyle sizin gibi şiddete başvurmayı falan düşünüp, buna gücüm olmasına rağmen sizi ucuz birer böcek gibi ezip geçmem merak etmeyin sakın. Daha ne yapayım yahu, daha nasıl şans tanıyayım size tek hücreliler!
Üzülmeyin be, Uslu birer çocuk olursanız belki bir ihtimal siz de adam yerine konulabilirsiniz. Ha bir de benden size abi tavsiyesi, abi dediysem beyin yaşınız üçten küçük olduğu için, yoksa benimle anılabilecek kimseler değilsiniz bile, bunu unutmamakta fayda var. Tavsiyem: Bence beni gaza getirmeye çalışmayın, bilin ki ben sizi getiriyorum; öyle intikam falan arıyan bir tip olmadım hiç, çapım bile değilsiniz zaten, kendinizi buna layık görüp yok yere beni yenmeyi umut etmenizi istemem. Ha bir de yerinizde olsam karşımdakini kolay lokma görmeden önce bir yoklardım; bu adam benden daha mı zeki, bu adam benim zaaflarımı bilen biri mi vs.
Kabul ediyorum zor bir durum, aklınızdan çıkmıyorum biliyorum, benimle yarışıp mücadele ettikçe bataklık gibi daha da batıyorsunuz farkındayım, iki adım sonranızı bile tahmin edip size karşı aldığım kozlar sinirinizi bozuyor bundan da haberdarım... Ama kasmayın be, hayat kısa, bu boş hırs ve kontrolsüz öfkeniz ile elinizdeki her şeyi kaybetmektense kabul edin her anlamda sizden iyi olduğumu olsun bitsin. Duracağı yeri bilmek de bir erdemdir. Tıpkı benim başından beri durduğum, sizinse beni düşürmek için bana çarparak düşüp durduğunuz o yer gibi. Biliyorum sizin iyiliğiniz için yapılmış bu iyi niyetli uyarılarım bir işe yaramayacak ve her şeyi elinize yüzünüze bulaștıracaksınız ama benimkini de merhamet işte, hala insanlık gösteriyorum ki bir ihtimal örnek alırsınız, insan olmakta karar kılarsınız diye. Ha bir de size benzemediğim sizin için sizin değil benim yanımda olan onlarcası gibi ben de kendimi çok seviyorum.
Umarım sizde bıraktığım etkiyi bir gün unutabilirsiniz, gerçi pek sanmıyorum. Selametle tek hücreliler, n'olur utanmayın, kanı bozukluk mayanızda var.