Dalgakıran

Lambaların ışıkları kaldırımlarda,bir adam yürümekte sokağın ortasında.Rüzgar sesi ve cırcır böcekleri.Sümbül kokuyor,denizden gelen o güzel kokular ve dalga sesi insanı bitmek bilmeyen bir dinginliğin eşiğine sürüklüyor adeta.Sahilin ucundaki dalgakıranların oturakları,arkasında salıncaklar.Düşünüyor orada insan,aniden gözleri tepeye,tepedeki o bir tek yıldıza kayıyor.O yıldız,o yıldız o kadar parlak ki,ister istemez hayattan alıkoyup yine maziye götürüyor seni...
İşte tam da bu söylediğim yer,tepede dikili ayın o muntazam görünümünde kaybolan bütün o uçsuz bucaksız şehir.Nemli havanın o iç kavuruculuğuna rağmen esen o yalnızlık rüzgarı içini teselli edermiş gibi serinletiyor.Tek başınasın belki,ama o muntazam doğanın hislerinle pekişiyor olması bile nacizane kapıları aralıyor senin için...

0 Yorum:

Yorum Gönder