Serum

Şu son günlerde yazmayı biraz azalttığımın farkındayım,bunun için sizlerden özür dilerim.Bazen yoruluyor tabi insan,ben de yoruldum;ama yazmaktan değil,yazdıklarımın bana hatırlattığı gerçeklerden.Gerçekten yorulmak şu hayattaki en aşşağlık durumdur belkide,çünkü engellemenizin ihtimali bile olmayan ve her yerde her zaman olan bir şeydir gerçeklik.Ondan kaçamaz,ona sığınamaz ve kendini ispatlayamazsın;onsuz yaşayamayacağın gibi onunla da yaşayamazsın.Bir ömür böyle gelip geçer işte,sanki gerçekle iki sıkı dost gibidir insan;hem kavga eder hem de barışırlar mesela.Bir de birileri vardır,özel insanlar vardır hepimizin hayatlarında.Bu insanlar adeta bir serum gibidir,sizi gerçeğin tüm bu acısından ve hayatın tüm bu keşmekeşinden yalnız o kurtarabilir.Böyle bir şey olduğunda hemen anlarsınız o kişinin sizin serumunuz olduğunu,elbette ister istemez bağlanmaya başlarsınız ona.Ama her serum biter tabi,her içki,her ilaç biter.Bitenler sadece bunlardan ibaret değildir tabi,günü gelir her şey biter.Bitmeye mahkûmuz biz insanoğlu,bir o kadar da bitenleri anımsamaya.''Bitenle bitilir mi?''derseniz eğer,bitilir.Bitmek kaybettirmez insana,ama bitenler kalanları acıtır.Bitenle kalmaktansa bitenle bitmektir hayatın özü,ne de olsa öyle ya da böyle hepimiz bitmeyecek miyiz sonuçta?Bitmek belkide en güzel şeydir,seni yaşatan için bitmekten öte teşekkür olmaz.Birileri veya birşeyler için yaşamak,sonra da onlar için ölmektir hayatın özü...