14 Şubat

Pek çoğunuzun dünyanın dört bir yanından bugün için birşeyler yazacağımı düşünüyorsunuz,haliyle ben de gündeme uyarak birşeyler gevelemek durumundayım.Ne diyebilirim ki;şu gün dünyaya baktığınızda herkes birilerini seviyor,ama sevgilisi olanlar azınlıkta.Biryerlerde bir payda sıkıntısı olduğunu söyleyebiliriz,işin özü bu işte.Benim için ise 14 şubat ne diğer şubatlardan ne de diğer günlerden farksız nitelikte.Ben eskiden de özlerdim,eskiden de yanardım.Ama bir açıdan daha farklı bugün,çok daha beter bir fark.Bugün olmayışınla oluşun arası fark doruğa çıktı,herşeyin tam tersi olduğunu düşlediğim günlerden belkide en acısıdır bu.Bu sene de geçti bir 14 şubat,tıpkı diğer her sene olduğu gibi boş ve anlamsız.Anlam sendin,anlam katan sen;fakat yok,yoksun.Anlarsın,ama anlamanı beklemiyorum ve istemiyorum.Berbat bir his diyelim buna,her ne olursa olsun yaşamanı istemiyorum.Ben beceremedim hayata hafiften bakmayı,hovarda olup umursamazlık yapmayı,sorumluluk almayıp bir tüy gibi yaşamayı;ama sen öyle yaşa,yaşa ki kurtul.Ben adam olmaya çalıştım sadece,oldum da;olmasaydım diyemiyorum fakat kötü,kötü işte.Şu gün dönüp baktığımızda kimse istemezdi böyle olsun,kaderde de yazmıyordu ama.Çözemedim ben,ama belki birgün gelir sen çözersin başımdaki bu düğümü.İşte beni zora sokan en yegane şey bu,belki birgün gelirsin derken içimden geçen onca fırtına ve gözyaşım.Bunlar felsefe değil küçük hanım,sadece normal insanların keşfedemediği gerçeğin uç noktası diyelim buna.Ama sen keşfetmiş olmalısın,adına sevinmelimiyim yoksa üzülmeli miyim bilmiyorum ama umarım sırtını yere getirmez hayat.Senin de sevgilin yok haliyle benim de,yani pek de farkımız yok bu durumda;sadece sen birinin yolunu gözlemiyor,tıpkı benim yapamadığım gibi öylesine yaşıyorsun hayatı.Yaşa bakalım,sen yaşa da beni boşver...