O Masada...

Muhabbet ederken bile herkes günlük meşgalelerinden söz ediyor,okulu,dershanesi,işi olanlar falan işte.O an farkımın ne olduğunu anladım aslında;herkesin onlara göre sıradan bir günü varken,benimkisi ise çok farklı onlara göre.Ben hergün giderim okula arkadaş,hergün bi yıpranırım şöyle hiç yoktan.Sonra eve bir gelirim,o ayrılamadığım karanlık odama geçerim.Genelde yemek bile yemem akşama kadar,yaklaşık bi 10-11 saat.Sade bir koltuğum,sıradan bir masam,güçlü hoparlörlerim ve yavaş bir bilgisayarım vardır görünürde.Ama anılarımı yazdığım sayfalar,çizdiğim defterler ve onlara rastladığım kitaplarım da vardır.

Hergün otururum o masaya,saatlerce otururum genelde.Sanarlar ki oyun oynuyorum,bırakın sanmaya devam etsinler.Bu benim kamuflajım gibi,dışarıdan sakin sakin oturuyor gibi gözüksem de bunun tek sebebi içimde esen fırtınaların dışarıya yansımaması için bir oyalanma ihtiyacıdır.Derler ya''Aklın hep başka yerde!'';ben de işi işte yapar ve dersi derste dinlerim,tam tersine sadece kimilerine göre''keyfi''sayılan şeyler yaparken başka yerlerdedir aklım.

Diyorum ya,her gün o masadayım işte,hergün yeni bir anı ve yeni bir yazı.Hergün onu düşünürüm,birkaç damla yaş dökerim ev boşken.Hah,bir de şikayet ederler işim başımdan aşkın diye,senin mi benim mi?!O okulda,sokakta tek tek içime attığım bütün hisleri açığa çıkartır bu masa,hepsi bir ur gibi saplanınca yani en derin yaşadığım o anda yine yazarım...
Yazmak güzel iş tabi,ama''Keşke yazmak için bir sebebim olmasaydı!''diye düşündüğüm de oluyor,ama sonra diyorum ki''O olmasaydı,ben''ben''olmazdım!''...

0 Yorum:

Yorum Gönder