Hayat Tacizi

Hani şu tesadüf denen lüzumsuzluk var ya,işte budur hayatınıza taciz edilmesi.Birileri gelir birileri gider;hepsi de şeffaftır,göremezsin içini.Diretmezsin zaten,ambalajlar hep renkli ve canlıdır çünkü.Kimin ya da neyin hayatına girdiğini başka bir açıdan gözlemlersin,bakınca''Ulan bu da idare edilir''dersin...
İstemsizce tanımadığın kişileri hayatına sokmak,bir de onları gözünde,en önemlisi de gönünde önemli yerlere yerleştirmek;bu tıpkı hayatın taciz edilirken ses çıkarmamak gibidir.Hem çıkarsan ne diyeceksin;çünkü inanmışsın bir yalana,her gördüğün katkı maddesini katacaksın hayatına...

Sonra gün gelecek pişman olacaksın ama fayda etmeyecek,çünkü senin yapmadığın şeyden senin pişman olman saçma olacak.Kendi kendine''Nedir bu gerizekalılık?''diye sorup hayıflanırken;birilerinin de bu soruyu sorduğunu,sonra da adını hayat koyduğunu öğreneceksin.Sıkışacaksın,kısılacaksın;sürekli kenarda ve köşede kalacaksın,gölgenin ardında kaybolmak için ruhunu satacaksın kendine...
Birgün tüm insanlar senin doyumsuz ve çıkarcı olduğunu savunurken aslında yokluk içinde döğünüyor olacaksın;anlamaları için çaba falan da sarf etmeyeceksin,öyle bayacaklar ki sadece sana bulaşmamaları için dua edeceksin...

Olur ya,birgün yine bunlar tekrarlanacak olduğunda hissedecek,''Fena tufalara getiriliyoruz''diyeceksin içinden,sonra yeniden''Ya nasip!''diyerek bu berbat hayatın çilesini ciğerlerine solumak için uzunca nefesler alıp vereceksin...
En sonunda da bir yıldız kayacak kimsenin fark etmediği bir anda;sen göçüp gideceksin,onlar ise kendi hayatlarını kendilerine zindan edip seninle dolu pişmanlıklar beslerken başka bir ruha girmiş gibi can bulacaksın saçma insanların bulanık ve koyu gönüllerinde...Çünkü diyeceksin ki''Ne kadar da soysuz bir davranış;herşeyi çöpe atıp karşındakinden de bunu umarken,yine suratına güler yüzle bakabilmenin acizliği''...

0 Yorum:

Yorum Gönder