Bu Şehir

Aynı şehir için fazlayız belki biz,aynı solukları şehrin iki farklı ucundan nefeslemek için de öyle...
Sanki hayat bize oyun oynuyor;illa ki kavuşacağımızdan değildir belki de bu sürekli rastlaşmalar,kim bilir hayat dalga geçiyordur insanlıkla...
Bu şehir hep bir veda konulu filmin sahnesi benim için,martılar denize veda ederken,küçük çocuklar büyüyüp evden ayrılırken mesela.Ve be zaman bir yağmur yağsa biryerde yalnız bir ölüm gelir aklıma,bir de ne zaman bir tren istasyonuna gitsem o bankta bir başına oturan paltolu adam beni bekliyor gibidir,ya da hiç gelmeyecek birini...

Bana kendimi en çok anımsatan ise bu şehrin geceleri,mahsun esintinin yanıbaşında balkonda püfürdetirken sigaranı,şehrin yanmakta olan ışıklarından her biri birer nokta gibi gelir sana;neden biliyor musun,çünkü hepsinde bir hedef vardır,birilerinin hedeflediği birşeyler...

Trafik ışıkları ve hızla giden arabalar,gri otobanları aydınlatan sarı renki koca lambalar;insana yolculuğu sevdiren gerçekten bunlar mıdır,yoksa ayrıldığı şehrin yalnızlığını geride bırakacak olması mı?

Şehirler de yalnızken içindekiler aşıktır,yine pek çoğu da yalnız ve aşık.Aşkı bulmak için o nokta gibi ışıklara bakar bazıları,bazıları ise yağmurlara ve hatta bazıları da bahsettiğim o tren garlarına...
Kimi bulur,kimi bulmaz;ama bu asla bir diğerini ırgalamaz,yine de yaşamaya devam eder şehir,öyle bi' başına...

Bu şehir bir kitap gibi,başı aşk,sonu meşk ile bitiyor.Okumasını bilen vardır tabi,belki biz bile biliyoruzdur kim bilir;ama kazandırır mı benim gibi adama,bir dizi yalnızlıktan daha başka...Şiirler şarkılar dizsem önüne,mısralar dolusu aşkı yığsam bütün bir yer yüzüne;yine bana döneceği büyük bir yalnızlık,meşksiz bir aşk...

1 Yorum:

  1. Hayır benim şehrim hep bi özlem kokulu sanki sürekli birilerini bekliyormuşum veya birileri gidecekmiş gibi maalesef bahsettiğiniz ışıltıların kokusunu ben kendi şehrimde bulamıyorum :)

    YanıtlaSil