Susmağa Vardım

Bir hoşçakalın cezası kaç ömür çekilirin deneyini yapıyoruz alenen. Biri yine yine yine söylüyorum sırf iyiliğim için bir şeyler dedi bana, bir şeyler dedi birine ama yanlış yorumladım ben.

Dedim ki, oğlum Alptuğ, bu vakitten sonra anca can sıkmak yapacağın; olsa olsa kuru bir yapraksın dedim, görünce hüzünden dahası gelmeyecek kimsenin aklına. Alptuğ dedim, yapamayacaksın, sandığın gibi iyi edemeyeceksin kimseyi, bu potansiyel yok sende! Alptuğ dedim, defol git dedim, gitsem sorun olmaz gibi bir hali vardı ve hoşçakal dedim. Her gitmek, her defa, her insanı kusursuz yaralarmış, düşünmedim. Düşünmedim çünkü kendimi asla böyle ince şeyleri düşünebilecek biri gibi görmedim, haklıymışım. O hoşçakal bitirdi her şeyi, o bir tanecik yalandan hoşçakal; yalan olansa hoş kalmasını istemek değil, gitmek ama ondan değil kendinden gitmek. Kim anlayacak lan bunu, sembolist mi millet?! Hoşçakaldan tek bir mana çıkarmış meğer, benim en razı olmadığım bir mana: "Ne halin varsa gör"
Oysa bunun tam aksi içindi o hoşçakal, ne halin varsa ben göreyim içindi. Ne kusurlu adamım ben, bir insan bu kadar mı anlatamaz kendini; ulan bin küsür yazım var, toplamı üfleyemiyor dahi yaramı. Bu acı sadece o hoşçakalın acısı, kendini onu terk ediyor gibi göstermenin acısı birine; bu acı geçmeyecek çünkü faili benim, vicdan bunu temizleyemeyecek çünkü bilmeden ettim, dil bunu susacak göz konuşacak, çünkü hüznüme yenik düşüp sinirli gibi ettim.
Kim ne demeye teselli etsin beni, nasıl olsun da yaptığımın olumlu bir yüzünü göstersin şimdi.

Hayat iyicene acımasızlığını sergiler oldu, vay anasını. Hatadır evet, ama sert bir hata olduğu için kimse hata olduğunu düşünmez, kimse yanlış anladığını düşünmez, kimse kişinin kendini anlatamayacak kadar çaresiz olduğunu düşünmez. Çok da haklıdırlar, ben de olsam ben de yapamazdım, sen de yapamazdın, diğerleri de! Derdini anlatmaktan aciz bu adam hiç yazıp etmese, konuşmasa mı daha? Yarar mı artık herhangi kelam yüreği susturmaya? Bakma sen dost, bakma sen benim olmayan yar; gayet iyi anlatırdım derdimi de, derdim kimseye görünmeyen yerimden, derdim ıssızımdan geçerdi; sizi de ona tesadüf ettirmemek için kıvırırken dolambaçlı yollardan, virajı alamadığım yerde kızdım, kırdım, her şeyi yaptım işte. Her şey daha mantıklı geliyordu o halde görmenizdense beni, inanın ki her şey o rezilliği yaşamaktan daha makuldü hepimiz adına; ha şimdi mi n'oldu? Elli kat daha beterim belki, Allah'tan kalmadı kimsenin bana dönüp bakacak mecali. Uzun bir dinlenmek gerek artık sanki, hepimiz için dinlenmek, benim için susmak.


Susacağım bu defa, artık susacağım; on bin defa düşünmeden, konuşmak dediğin bıçaklamaya eşdeğer bazen, en sevdiğini... Susmadığımız için geldi başımıza, biraz da susmadıkları için, susmadıklarından bazıları sevdiğimizi, kıskandığımızı, acı çektiğimizi, bilmemesi gerekene. Lakin hata sonuna kadar benim, hata "benim", günahın da, suçun da kendisiyim. Bu alacalı ama bir halt etmez laflar vallahi değil iç cızlatmak için, ben hakikaten hak ettim iyi kadar kötüyü de, hatta daha fazla; en azından bir açıdan ulaştım hakkıma, sorun değil artık, sıkıntı yok, susmak var.

Size tavsiyem genç arkadaşlar, siz de öyle pek konuşmayın; iyisiniz hoşsunuz şimdi de, deliye döndüğünüz bir gecenin sabahı gözünüzü bir açıyorsunuz kimse kalmamış. Bir adım önden gidip her şeyi yek yazıyorum, çünkü gerçek hayat bunlar işte, edebiyat değil bunlar. Yapmayın çocuklar, üzüntüden delirdiğiniz vakit bile, kötü tek kelime etmeyin kime olursa olsun.

Dilim boğdu beni,
Dilim şehit etti niyeti iyi beni;

Niyet iyi, yapılan yanlış, bu ne acı!
Ben artık susmağa vardım,

Hoş kalmadı da kimse konuşacak.

Son olarak: Sevdiğiniz insanın başkasını sevmesinin en yüce müşkülü nedir bilir misiniz? Onun derdi olduğu vakit siz kendinizden önce onu düşünüp ateşe atılırsınız, oysa haklı olarak diyebilir "Ben bu dertlerimin arasında kimseyi düşünemem!" Eğer buna rağmen de onun dertleri ağır basıyorsa sizde üzülmeyin sakın ha, siz olmuşsunuzdur artık, olmak bir şeye yaramasa da.


0 Yorum:

Yorum Gönder