Seni Kadar

Az evvel en az hak ettiğim kadar sıcak bir duş aldım ve şunu düşündüm sevgilim: Artık hayatımın arkadaşlarıma "Geçen gün şiir dinletisinde bir kadınla tanıştım, adı ... ve inanabiliyor musunuz efsane bir caz kariyeri var, sanırım gelecek ay onunla trende dünya turuna katılacağız, muhtemelen döner dönmez de evleniriz, merak etmeyin davetiyeleriniz hazır." diye coşkuyla senden bahsettiğim kısmına geçmem gerek. Uzun zamandır yazamadım sana biliyorum, bir bakıma seninle alakalıydı ama kızacaksın farkındayım; kızma, henüz tanışmadığın müstakbel eşinin geçmiş birtakım davaları sadece...

Her zamankinden daha çok müşkül geldiği bir ay geçirdiğimi söylersem yeterli olur yokluğunun, aksi takdirde bunu senin de kaldırmaz biliyorum geceden kalma yetim kalbin. Seni beklemekten kestiğim oldu ümidi tam manasıyla, hala da şüpheliyim ama ya beceriksiz ya da salağın önde gideni olduğumdan olsa gerek her umudu kestiğimde dayanamadım kısa süre bile. Nerelerdesin kim bilir, kimlerle mutlusun, kimler seni mutsuz etti ya da, kimi ne görüyorsun, ne zaman tanışıp nereden başlayacağız gibi pek çok soru benim için merak konusu ama bir şey var ki diğer hepsinden daha fazla belki: Sen de bir yerlerde benim de bütün bu gereksizliğimle var olduğum fikrine binaen kıskanıyor musundur beni hiç tanımadığın kimselerden, seni de ürkütüyor mudur benim birtakım vefasızlara kendimi feda etmiş ve bu yüzden sana varamayacak olma olasılığım, hadi bunu da geçtim acaba uykusuz kalmış mısındır bir geceliğine dahi olsa, hiç tanımadığın bu ruh eşinin bir başkasıyla mutlu olduğu gibi saçma bir fikirle... Uykundan olma sevgilim, sana kavuşmadığım müddetçe rastlayacağım hiçbir kadın tanesinde mutlu olamayacağım şekil A'da görüldüğü üzere.

Senin sen olduğunu nereden anlayacağımı çözdüm gibi bu defa, sanırım sen geldiğin vakit bütün yaralarım gül kokmaya başlayacak, sanki yüreğimin derinliklerinden sızar gibi. Belki senin beni anlaman zor olacak gerçi, dersin böyle bir adam olabilir mi, senelerce birini beklediğini ve daha da garibi bu kişinin ben olduğumu hisseden adam beni kandırıyor olabilir mi? Öyle değilse bile ya yanılıyorsa ne olacak? Bu gibi ömre bedel pek çok tehditkar sualini tek bir cevapla yerle bir etmek için ölmedim ben her bir kaybedişte sevgilim; bu çirkin adamın ilk güzel bakışının, ilk güzel gülüşünün ve vesairesinin sana geleceğini düşünmekteyiz cümle alem, yoksa bu kadar çirkin olmak mümkün olmazdı.

En beteri çirkin bir adam olarak hiç bilmediğin ve varlığından dahi emin olamadığın bir kadını yine kendi kadar muallak olan diğer her bir şeyden ziyadesiyle kıskanmak. Eğer benim kadar sayko değilsen muhakkak şuan aklında biri, kim o, adı Berkay mı, Eren mi, Murat mı?! Ne hissediyorsun ona karşı, o da sana aynı hisleri hissediyor mu, kısacası gözlerini çıkartıp yerine asit dökme tasarrufunda bulunmam icap eden herhangi bir mahlukat şuan sende zihnen yahut manen bir şekilde var olma fırsatı buluyor mu gelecegin ben olmama rağmen. Kim dokunuyor saçlarına deli oluyorum, kim okşuyor yalnızlığını da kendini onunla sınırlandırıp benimle karşılaşma ihtimalini düşürür oluyorsun içten içe, kimin gözlerine bakıp çocuk gibi aldanıyorsun gerçek olmayan içi boş hoşluklara ve belki de birleşilmeyecek biri halini alıyorsun? 

Sana bunları soruyorum çünkü ben bizzat yaptım sevgilim, sen sandığım bir geçmişten yeni bir gelecek elde etmek kaygısıyla bu güne kadarki en temkinli ve de kırılgan halimle, bütün yanlış anlamalarımla ve bilmem neyle. Fakat benim canım ciğerim, birileri bazı noktalarda ne kadar savunsa da haksızlığımı, görünen köy kılavuz istemiyor; birine on parça değer verdiğinde bir şey etmemesi ama bir başkası tek parça değer verdiğinde bunun en özel olması, sürekli tek azarlananın, tek incinilenin, tek suçlunun ne hikmetse sen olman... Hatamızı anladık ama görüyorum ki suyunu çıkartıyorlar.
Herkes gidebilir ya, kimse bizi yokluğuyla korkutamaz prenses, zaten biz ezelden yalnızdık, yalan mı? Eminim sen de öyleydin, birileri vardı ama sadece vardı ötesi değil, tıpkı şuan bunlarda olduğu gibi. O kadar da göründüğüm gibi bir adam değilim ben, inadına o kadar da peşinden gitmem her şeyin, o kadar her şeyi kaldırmam sanıldığı kadar. Yanisi şu güzelim, biri çıkıp "Aa bu adam benim dostum/beni seven adam, dur ben şunun ağzına tüküreyim de sesini çıkartmaz nasılsa, gelir yine kendi özür diler." diye bir laf edemez. Ben hep sana aittim görmesem de, bilmesem de, varlığından emin olmasam da; senden başkası yoktu hiç, sen de var sayılmazsın ama olsun, ben bile yok sayılıyorum kimler tarafından artık. İkimiz birbirimize yeteriz, bu sana asla ulaşmayacak yazılar, Neşet Ertaş yeter bana. Bir gün geleceksin biliyorum, hepsine inat görüneceksin bir gün ve her şey değişecek.

Bunların hiçbiri ne dost, ne arkadaş ne bir şey, bilmediğim senin yokluğunu onların her birinin varlığına tercih ederim. Emin olduğum şey, artık ben suçlu değilim, artık kendimde arayabileceğim bir suç yok güzelim, bu defa suç hakikaten diğerlerininmiş meğer. Kendimi kandırmayacağım artık güzelim, sana gelen yolda yapayalnız olmam lazım geliyor belki Mecnun'a yaraşır şekilde, kulak asmadan kimseciklere, kimsecikler olmadan sana doğru varmakmış muhtemelen benim muradım. Bir bulsam seni, bir gelsen; ne halt yerseniz yiyin diyeceğim, geberin gidin artık, artık yalnız değilim, olup olmamanız ilgilendirmiyor beni, artık benim de değerimi bilen biri var diyeceğim. Ben yapacağımı yaptım, gel de artık helal olsun bana, nihayet koparayım bu iyiliklerimden zulüm gördüğüm dünyada mükafatımı.

Tek geleceğim sana ya,
En çok buna seviniyorum;
Ne dost ne eski aşkların izi ile,
Sadece sana rezerve dev bir yürek ile.

0 Yorum:

Yorum Gönder