Altı Saat

Normale zorla dahi yeriden kıpırdatamayacağınız bu ben, günümün dörtte birini sokakta geçirdim; hangi deliğe girmedim ki, kahvehanelerden kafelere, parklardan bahçelere, kalabalık caddelere, bilmediğim mahallelere, daracık sokaklara, dev kaldırımlara. Herkesi gördüm, çocukları, çiftleri, yaşlıları, yalnızları; gördüm ki başını eğiyor büyükler, gördüm ki korkuyor çocuklar, o vakit anladım ben benden gerçekten çıkmışım; karşı kaldırımdaki amcanın "Yorgun musun delikanlı?" deyişine olan itirazsız evet'im açıklamaz da, bilmem nereye nasıl gidilir diye çevirdiğim bir yaşlı bir gencin ben yokmuşum gibi basıp gitmesi mi açıklar olup biteni. Elli defa açılmayan telefonlar, elli defa, çok kişiyi, çok çok kez; bu telefon aleti de hiçbir işe yaramıyor anlaşılan, bunu daha yeni öğrendim o dokunuyor...
Bomboş beton çölünde gibi gidiyordum bir ara, tepemde güneş, on kişinin yan yana geçebileceği yol kenarı bir kaldırımdan, bir başıma ağır ağır giderken ben yorgun değil yılgındım; şey gibiydi sanki yürümek, kaçmayı becerebiliyor muşum gibi, öyle gibi. Anlamadım ki kaçan zaten kaçmış, anlamadım ki biz kaçırmışız; boşuna mı kaçırmışım, bu günü gördüğüm için, herkesin bir yana benim bir yana düşeceğimi bildiğim için, istedim ki bari onlar o yanda vicdanı rahat yaşasın, ben bu yanda bir şeyler bir şeyler. Altı saat ulan, altı saat!

Yorgunum bey amca evet, en çok bunun anlaşılmaması için yormuştum kendimi oysa; amca bana dokunmuyor o açılmayan telefonlar bilmem neler, bana o telefonu açan, hatta sonradan kendi de arayanın yokluğu koyuyor. Biliyorum vicdan azabı, biliyorum benim kendime bir şey yapacağım korkusu; ey bey amca daha ne yapayım ben kendime sen söyle! Onun o azabı, diğer birinde görünmeyen azabı o kadar mantıksız ki bey amca, hala bana gelmiş diğerine bir şans daha vermemi istiyor. Ben bir onu kırmazdım, gerçi dün büyük bir geceydi ve biliyorum bunu da yaptım; ben zaten kırıcı bir adammışım belli ki, bu da demek oluyor ki ortada asla affolunmayacak birisi var. Hatayı geçtim onu geçtim bunu geçtim, kızgın değilim amca, amca çok kırgınım; biliyorum bana inanmadıkları için bunlar, beni düşünmek ayağına beni görmedikleri için, birbirlerinin yanlışlarını haklı çıkardıkları için. Biri diyor ona zarar veriyorsun, diğeri diyor evet veriyorum ve gitmeye karar veriyor; bana sormadılar, biliyorlar çünkü kal diyeceğim, çünkü benim niyetim hiç bir şeyi değiştirmeyecek her zamanki gibi. Herkes bildiğini okursa bey amca, ben de öyle yapacağım. Altı saat bey amca, altı saat!

Gidin dedim hepsine çünkü çocuk değilim, görüyorum avutmaları, görüyorum soğutmak adına yalanları; e ne oldu bu, oyun oldu, ben de bitirdim, zaten baştan kaybetmiştim. Hala inanırım o tek bir kişiye, hala affetmem diğer tek bir kişiyi; benim hayatımda biri arkadaşım biri her şeyim iki kadın vardı, biri diğerine onun yapmaktan en korktuğu şeyi yapıyor olduğunu söyledi -güya benim için- diğeri buna inanmak için bahane arıyordu, kötü hissetti, gitmek için yalanlar söyledi, bunu anlamam beni kırdı, tuzla buz etti, bari dedim hiç sansımız yok gitsin ikisi de. Benim "Git!"im sebebi oldu işte herkesin. Hiçbiri de sormadı bana ha, daha mutlu musun, amacımıza(!) ulaştık mı? Biliyorlardı, değildim, dahanın dahası, en fazlasından bir adet kötüydüm her manada, telefonlar dahi açılmadı.
Korkma sen de küçük çocuk, hiç mi görmedin yol kenarında ağlayan abi klişesini. Bu abi daima iyi çocuk, sıkmayın canınızı hiçbiriniz; olmasam bile aramızda kalsın, sakın kimseciklere söyleme. Onlar ancak böyle yaşayabilecek çocuk, yüklerini bana devşirirlerse yaşayabilirler, ben istemişim gibi; mutlu olduğuma inanırlarsa bir şansları olur, benden nefret etmeye kalkanlar da mutlu olur inanarak suçuma. Suçsuzum çocuk sen inan, sadece sen ama bir başkası değil; herkes suçlu bilsin beni, ben buna hazırladım kendimi. Altı saat çocuk, altı saat!

Herkes bunun en iyisi olduğuna kanaat getirsin,
Sonra da kapansın bu tiyatro;
En iyisi bu olmadığı için,
Bırakırım herkes inanmak istediğine inansın
Ama ben sokaktakilerden anladım gerçeğimi,
Yok muyum neyim bilmediğim, irdelemediğim.
Çok iyiyim ben(!) Öyle iyiyim ki amca ve çocuk,
Altı saat mutlu mesut dolaştım.

Seviyor onlar beni kendilerince, iyi olduğumu iddia etmemin tek sebebi ise Oscar Wilde; diyor ya "Oysa herkes öldürür sevdiğini ama herkes öldürdü diye ölmez.", ölmeyeceklerini bilmek yetiyor işte.

0 Yorum:

Yorum Gönder