İyi İyiye

En en en kötüsü de nedir biliyor musunuz dostlar? Bir kavgada, tartışmada, ayrılıkta ve vesairede iki tarafın da iyi olmasıdır. Biri kötü olsa tamam, kötü olan umursamaz ve diğeri de onun kötü olduğunu kabul edip devam eder. Oysa iki taraf da iyiyse beyne neden sorusu iştirak eder, iki taraf da hak etmez, iki taraf da kötülük etmek istemez, nitekim sonsuz bir hüzün devralır ortalığı ki sormayın n'olur. Kızmıyorum Miray'a, çokça kırgınım sadece ve inanın bu kırgınlık benim elimde olsa kırgın olmazdım ama değil, fazla derinde, bu kadar derinim olduğunu ben bile yeni keşfettim. Neden sorusu işte, ona da sordum bunu ama yok cevap, bugün kimseciklerden tek bir cevap tanesi yok. Gelebilecek en yegâne cevap benim iyiliğim için olduğu ama hesap sorası lazım geliyor insanın; bana karşı geldiği için, benim için benden gizli bir şeyler yaptığı için, sonunu, daha doğrusu sonumu önemsemediği için. Hepimiz çekiyoruz cezayı, bu yüzden kızgınlığa düştüm ben, korktum çünkü, kırgınım hala ama çok korktum; tam olarak olup bitenin olmasından korktum en başından, en titretici kısmı bu. Tek bir dileğim vardı, eskiye dönmek değil hayır, eskiye yakın olmak; şimdiyse eskisinden de uzağım hem eskiye, hem kendime, hem de suçu olmayan tüm diğer dostlarıma.

Karşı taraf da iyiydi çünkü, hislerin zarar, adımların zarar, her şeyin zarar olurdu beklemediğin bir anda ki öyle de oldu. Suçlu arayamazsınız burada, herkes bir diğerine bir ucu için senin suçun der meselenin. Demesine der de, anlıyorum ki hiçbirimiz o kadar da kabahatli değiliz, belki Miray yoktan bir kargaşa çıkarttı bozup sessizliği, bu da benim içime sığmamam yüzündendi; belki Ceren bu kargaşada onu boşa sevmediğimi kanıtlarcasına bir rol üstlenip beni kurtarmak adına feda etti bizi. Tüm bunları bir anda öğrenen ben, sudan çıkmış balık kadar çaresiz çırpındım gecenin o vakti, ikisinin de üzülmemi istemediğini bilip amaçlarına ulaşmalarını isteyerek aklıma gelen ilk yolu, herkesten kopmayı seçtim ama en kolay yol değil en zoruymuş bu. İşin kötüsü, en çok da Ceren, bensizliğin tadını aldığı vakit beni aramayacaktı, sanırım öyle de oldu. Bunlar olmasaydı da, Miray hiçbir şey yapmasaydı yani, ben yine böyle sürünecektim, bir başkasını seven o ömrüm kadının, onu ne kadar sevdiğini biliyordum çünkü. Sıkamamıştım dişimi, kıskanıp acının göğsüme göğsüme nüfuz edişini dolu gözlerle izlerken zaten gitmeyi söyledim çoktan. Benim gitmek dediğim bırakıp gitmek değildi ama bir kere gittiğin insan için, istersen onun için git yine alçaksındır.

Tek çarem var sanırım, başlayan bu oyunu en sert şekilde sürdürmek; herkes tamamen çekip gitmeli, bütün ısrarlarıma rağmen uzak kalmalıyım her türlü kavuşmaktan belki, herkes ağzıma tükürmeli belki iyice, bilmiyorum. Yeterince acı çekmedim gibi, ondan bırakamıyorum gibi; çeksem bırakır mıyım? Bence kesinlikle hayır. Çünkü o, o bugün beni arayıp sadece nasıl olduğumu sorduğunda, sesinin tonundan annemin üstümü örtüşlerini hissettim küçükkenki. Vazgeçtim sert mert surdüremem, bütün suçu ve sorumluluğu üzerime alıyorum, geri dönsün herkes, o da dönsün; olmaz diye bir şey yok, bu kader değil, daha kadere var, daha kadere var deyin n'olur, daha var...
Dostlarım da dönsün, ilk hatam mı bu benim? Tüm bu hatalar hiçbirimiz kötü değiliz diye, kaybetmiş sayılmayız hala, bitmedi, dedim ya var daha, var.
Bitmesin Ceren, Miray seni de affettim, ama yazık ki bıraktığın kırgınlık müzelik, iyilerin kavgasının müzesine ait nadide bir parça.

Kızgın ve kırgınız iyiden iyiye biliyorum, iyi iyiye dargınız ama geçmesi için şansımız hala var. Geçmesin derseniz de, her zamanki gibi canınız sağolsun işte.

0 Yorum:

Yorum Gönder