Beklemuallak

"N'olur gelme!" ile "N'olursun gel!"lerimin arası takriben bir bakışına eşdeğer.
Ben hakikaten yalnızımdır, öksüre tıksıra şiir okurum bir başıma orada burada, duvar kenarlarında, kalorifer üstlerinde, bulduğum başıboş sandalyelerde, metrukta, izbede falan her yerde. Sense şekilden ibaret sanırsın, "kuğul" görünmeye çalıştığımı, belki de çapkınlık için öyle görünmek istediğimi düşünürsün, hakkındır da -beni tanımaya "gerçekten" cesaret edememiş herkes kadar- ama sen de yalan demiş olabilirsin benim olabileceğim denli, yalnız olduğun hususunda mesela; bakıyorum da yalnız dolaşmaz olmuşsun artık, ya sen değiştin ya çevren arttı ama bunların önemi yok ve senin adına da sevindim, tek sorun şu ki ben gerçekten senden önce de sonra da yalnızdım ve yalnızım...
Var ya bu durum da çok garip, bir önceki yazıdan anlayabileceğin gibi belki -hiçbirini okumuş olduğunu düşünmesem bile tüm bu olanlardan sonraki- nefret gütmeye çabaladım kırgınlıktansa; çünküsü kırgın insan acizdir kabul edelim, kırgın insan muhtaçtır belki, kırgın insana yazıktır kesinlikle. Bu nerfet etmeye çalışışımı da kendimce nedenlere dayandırmam lazımdı tabi, böyle diyorum fakat cidden de haklı nedenlerdi, örneğin bana kendimi senin tarafından bir hiç hissettirmenmen gibi büyük bir yükü sırtıma atıp uzaklaşman olabilir... Tüm bunların da bir büyük "ama"sı var iyi mi kötü mü bilmediğim; zira içimde olan bu saf ve yoğun hüzün, tarifsiz kırgınlık, ancak her ikisinin de ötesinde hala bir şekilde, ucundan bucağından, kıt kanaat ve neredeyse imkansızlıklar ile seni sevmek. Ben seninle kendimi bir defa özdeşleştirdim, bu senin için ne ifade eder bilmiyorum fakat öyle basit bir icraat değil, üzgünüm, cidden üzgünüm...

Sana içimi açmamı sağlayacak kadar iyi, yahut ben buna yeltendiğim vakit sesi soluğu kesilecek, hata benim de nefesimi kesecek -kötü anlamda- kadar bilinmez biri olmasaydın belki diyorum da... Bilmiyorum ki, farklı olur muydu bir şeyler, ya da sana tam manasıyla "iyi" veya "kötü" yakıştırmalarından birini olsun sorgusuz sualsiz yapabilmek için yeterli sebebim olsaydı arka cebimde. Suallerle de çekilmiyor gerçi, aniden geldiğin gibi çekip gidiyorsun yine, yalnızca seni beklediğim ve her nasıl olursa olsun -gerekse benle alakan olmayarak dahi şu sıralar olduğu gibi- yani yalnız, kalabalık, üzgün, kızgın, pişman ya da düşük, çok çok düşük, ölen kız kardeşim kadar düşük ihtimal fakat her şeyden habersiz ve neşeli oradan geçeceğini bildiğim -en azından umduğum- için orada olduğumu, her gün orada beklediğimi bir sağa bir sola giderek ya da oturarak, şiir kitaplarıyla ya da kulaklıklarımdaki müziklerle, bazen ıslık çalarak bazense şarkı söyleyip şiir okuyarak seni; bilip bilmediğinden emin olamıyorum, sanki beni şişenin dibinde muallak bırakmak konusunda sınır tanımıyorsun...
Ancak ne sandığını bilmeksizin ve açıkçası umurumda da olmaksızın gayet yüksek de bir sesle söylüyorum ki: "Keşke sandığın kadar kolay olsaydı -her ne sandıysan artık- ve keşke sandığın kadar kötü yahut vesaire biri olsaydım, herkes kadar, belki sen kadar bile."
Çözemiyorsun di'mi? bu sanki birinin bir diğerine onu severek yazdığı bir mektup değil ha? İşte ben de böyleyim, bir aydır belki, belki daha da fazladır; sense bu defa eminim ki bilmiyorsun, sadece kendi düşündüklerin üzerine oynadın -her ne kadar böyle hareket etmeyeceğini şuan bile düşünsem dahi- tıpkı benim daha önceden yollarımı ayırdığım, sonradan yollar bir şekilde birleşse dahi asla eskisi gibi olmayacağım herkes gibi...

Tüm bu bahsettiklerim nedir ki sanki,
Bu satırlar ulaşması gereken yere ulaşsa bile orada uyandıracağı herhangi his bana "İyi ki yazmışım!", ya da daha önemlisi "İyi ki sevmişim!" cümlesini kesinlikle kurdurtmayacak; bundan emin olmak durumundayım çünkü emin olmadan, emin olmak uğruna attığınız çoğu adım ummadığınız olumsuzluklardan öteye çıkmazsa siz de emin olduğunuz vakit, dünyanın en emini olursunuz... Kaldı ki emin olduğum bir konu daha var, her ne kadar zaman zaman tam aksi istikamette inatçı karamsarlıklara bulaşacağımı bilsem bile şimdiden; yalnız ölmeyeceğim ben, bunun için şuanda adam akıllı bir tek dayanağım bile yok ama öyle, bu kafayla daha giderim ben, kendim gibi birini illa ki bulurum -hele ki şu meczup halim söz konusuyla- ve demem o ki yalnız bırakmaya çalışanlar düşünsün. Cevabı merak ediyor musunuz? Tamam hala seviyorum belki yalan yok, ama artık benim birini sevmem kendim için bile o kadar önem taşımıyor yahu, sevmeyen de sevilir diyorlar bakalım, hayırlısı; zaten iki güne başlarım sevmemeye, çünkü bir insan kendinden bu kadar itemez (daha önce ittiler gerçi ama o da başka bir absürd komedi) ve sırf bunun için kocaman bir alkış!

Yalnız ölmeyeceğim,
Samimiyetime inanmıyorlar ise bile;
Ta kendimim ve kendimdeyim bugün,
Kısmetse yarın, sevilecek birinin kollarındayım...

Yazının ismi de saçma oldu ama, n'apalım.☺


0 Yorum:

Yorum Gönder