Aşk İkilemi

Dostlar saat sabahın takriben dört buçuğu, hayırdır inşallah dediğinizi duyar gibiyim, inşallah... Siz hiç kendinizi birden yerde buldunuz mu? Yok canım ne yataktan düşmesi, duruma göre belki en fazla gözden düşerim. Hani bu şey gibi, böyle birine hayatında kimsenin olmadığını, onu bekleyeceğini hakikaten gönülden ifade etmişsindir, sonra birileri seni tamir etmek adına farkında olmadan kışkırtmıştır o kişiye karşı, o kişi mutlu mesuttur zaten, tamam dersin bir adım atarsın unutmak, ileriye bakmak doğrultusunda. Tam o sıra belirli süredir hayatında herhangi biri olan biriyle bir şeyler yaşayacak konuma gelirsin, bu o kadar da anormal bir şey değil, hatta her şey yolunda... Bu basit bir ikileme açılan buruk bir kapı yalnızca...
Ancak sorun tam da bu, sen birine hayatında kimsenin olmadığını ve onu bekleyeceğini gerçekten samimiyetle beyan ediyorsun, çok geçmeden kendini bir anda başka bir sürecin içinde buluyorsun, şimdi bu kişi sana yalancı da dese bilmem ne de dese öyle olmadığını ispat edemeyeceksin. Kaldı ki devran döndü hadi, o kişi çıktı geldi, ki gelmese dahi sen bu satırları yazmadan evvel o senin bir başkasına aşk imalı satırarını gördü -ki bu da gecenin kör vakti senin profiline bakmasıyla yeterince şaibeli bir hal alıyor- ne halt edeceksin? Yahu işte sen beni çok kolay unutmuşsun, benim de hoşuma gitti ben de seni unuttum falan mı diyeceksin? Sen beni bir kere bıraktın yine bırakırsın, demek ki o kadar sevmemişsin mi diyeceksin, üstelik haklı dahi olsa başkalarının sana kazandırdığı doğruluğu tartışılır düşünceler ve daha çok da acıyla. Ya diğer kız, o n'olacak, belki adı konulmamış fakat bu aranızdaki şeyin kesinliğini gölgeler mi sanıyorsun? Bir anlamda mutlaka, her bir ihtimalde sözünü tutmamış bir adam olacaksın ve işin en kötü kısmı da bunun senin bir eşekliğin olmaması, öyle olsa kendine söve söve bir ihtimali yaşa geç git, ancak her şey birden bire gelişmiş ve sen şuanda salak gibi oturup bu yazıyı yazıyorsun, saat sabahın dört buçuğu...

İçini ferah tutan tek şey ilkinin geri dönmeyeceğinden emin olman, fakat seni huzursuzluklara boğansa daha düne kadar istediğinin bu olması, kendinle çelişecek raddeye erişmen ve hayatının sanki bir zamparaymışsın gibi gözükmeye oldukça müsait olması, bu yazıyı da açıklamaya çalışsan lafı ağzına tıkarlar diye büyük bir hışımla, uykusu kaçmış yazmaktasın, inşallah imla hatası yapmazsın... Kaderin bu denli fonksiyonel olması bir kez daha hayret verici, insanın ters düz olması, kendine dayanaksız bir tiksinti güdebilmesi, bunu yadırgamayacak kadar da boka batması, her ihtimalinse içinde iyi ve kötüyü ziyadesiyle ancak birbirine de zıt olarak ustalıkla barındırabilmesi. Yine de bence benim gibi ılımlı bir adama evdeki hesabın çarşıya uymayacağını anlatmak için bu kadar prodüksiyona ihtiyaç yoktu diye düşünüyorum. Ancak mert adam olduğumu bir nebze belirtmek ve yersiz aptal tartışmaları önlemek adına içinde bulunduğum bu zorluğun bir seçim ile alakası olmadığını, buradaki yegâne güçlüğün kişiliğimden ödün vermediğimi, kimseyi kandırmadığımı, bu hususta geçmişte de şu an da bir tek yalan kelam etmediğimi başta malum kişilere ardından da sizlere kanıtlama ihtiyacımdan türediğinin ısrarla altını çizmekteyim...
Bu biraz "sorumlu olmak" bilinciyle aynı kafa, en çok kendine, sonra da iki kişiye birbirine zıt olarak sorumlu hissetmek; kurtarıcı bir düşünce olarak sorumlu hissetmenin sorumlu olmayı beraberinde getirmemesi mevcut; kaldı ki bu his vicdan azabı olarak da geri dönmeyecek bana, olması gerekeni biliyorum, az çok olacağı da...

Hatta dur ya ben size işin sonunu şimdiden söyleyeyim, çıktık dediğimiz yol aslında çıkılmamış olacak, şartlarla beraber dönmesi ihtimalinin çift taraflı huzursuzluk yaratacağı kişi asla dönmeye niyet etmeyecek, bu yazı da elbe ki ay gibi havada kalacak, olan kafamıza ve biraz sinir, biraz da sindirim sistemimize olacak. Yine de olmasın; ben nasıl şansımı kaybettim, işler değişti, aynı şekilde ben bu şansı daha dün sunmuş olsam dahi bugüne dek kullanılmadı diye kaybedilmiş olabilir, haksız mıyım, o kadar da değil. Denebiliyorsa ben de derim eski, hele ki şartlar eşitlendiyse, benim de yeni bir hayatım varsa dahi; her zamanki gibi gelen olmaz da işte ben yine söylemiş olayım, elimizden bir şey gelmez anam, sen mutlusun ben mutlu, değilsem bile yine söylüyorum bir önemi yok...

İçim rahat; ben yanımda olanı yüz üstü bırakmam, sonradan gelene de önceden ben "gel" dediysem dahi yüz üstü bırakmış sayılmam. Düşündüm de bu bir ikilem değil, aşk üçgeni hiç değil; olsa olsa temkin, olsa olsa tedbir.



0 Yorum:

Yorum Gönder