Unutamasınlar

Eh, ben de istedim tabi unutulmamayı; ama öyle yok "best seller" olacağım, unutulmazlar arasına adımı yazdıracağım kafasıyla değil, kendi nezlimde daha çok. En çok da unuttuğum insanlar unutmasın istiyorum beni, daha doğrusu; hayatımı belirli bir yöne öyle yahut böyle çekip ardından basıp gidebilmiş ve benim daha zar zor unutabildiğim kimseler. Acı macı çekmesinler, sadece biraz zihinleri kurcalansın istiyorum o kadar; benim onlarla kendime başkalaştırdığım güzel zamanlarım adına, bazı güzel zamanlarında bir göz yansıması falan olarak hayat bulmak istiyorum sadece...
Çünkü benim burada kendi unutmuşluğumdan aslında tek kastım o eski buhranı sunmayışı geçmişin, nefes kesilmeleri, göz kararmaları, falanlar ve filanlar... Yoksa unutmak diye bir şey yok bunu biliyorum, hatırlamamak var ama unutmak yalan. Ha unutulmamaktan kastım mı nedir? öyle intikam türevi şeyler değil, bu yalnızca etkisiz eleman olmamak adına bir düş.

Benzer bir ad geçiyor, iyi bir anı akla geliyor ve iyi anıların huyu budur ki yanında kötüleri olmadan gelmez; hadi anıyı da boşver, her insan yaşar bir şey de geç, ama her insan yazmaz ve "Ne yazmış bu adam?" dediklerinde haklı haklı, "Mal bu" diyeceğim. (ürün anlamında) Kadere bakın ki eğer iyi bir yazarsam en büyük başarımın kaynağı olarak bir dizi unutmak istediğim raflarda yer alacak, gerçekten iyiysem de okuyanlar bunları kapıp bir de bana anımsatacak...

Neyse konu dağılmasın...
Bu unutulmamayı bir bedel olarak istemiyorum, kızgın değilim, kesinlikle kırgınım ama bu kırgınlığa da bir önem vermeyen kafadayım; bilinçaltımın mı bir şeysi bu? zaten durmadı bir türlü, her şeyi yanlış yere koyup gitti hep ve ben topladım, sonuç... Yaşlanmıştım...
Şarkıda da dediği gibi "Sevişirken, öpüşürken, tatlı tatlı bakışırken..." ve ilaveten yalnız hissederken, bağırılırken, örneğin tokat atılırken bile zırt-bırt aklına geleyim sevmiş bulunduğum insanların, zira ben olumlu olumsuz bunların hiçbirini yapmadım...
Sevmediklerime gelirsek de, dayak yerken, ölürken, toplum içinde en aşağılandıkları anlarda ama kesinlikle en çok da sevdikleri insandan onlara gelecek herhangi olumsuz dönütte akıllarına benim o hınç almış gülüşüm gelsin. Kabul ediyorum öyle bir gülüşüm de yok, lakin neden olmasın...

Unutulacak adam mıyım ben ya; böbürlenmek değil ama hatırlanacak çok değerli şeylerim olduğunu biliyorum, kimseye de beni unutmasını gerektirecek şeyler hissettirmedim, belki de sadece hissettirmemeye çalıştım. (kesinlikten korkarım) Asıl mesele de bu son cümle işte, masaya vurulası bu cümle...
Unutulmayı gerekecek şeyler yapmadım, ama fazla şey yazdım; ve en başta siz bu kervandan kifayetsiz gelip geçmekte olan dostlar, siz de unutmayın...

N'olur...


0 Yorum:

Yorum Gönder