Geçmişin Cilvesi

Bugün "Geçmişin burnunun dibinde bitmesi" konulu yazıyla karşınızdayım...☺

Soru şu; "Alptuğ niye o kadar çok deneme yazıyor" Baştan söyleyeyim çok değerli, sayın falan okuyucularım; bu yazı kendi kendine söylenmek gibi bir yazıdır, kastım size değildir.

Bir kere, senin bunu anlaman için kırk fırın yemen gerekirdi (ekmek lafını mı unuttum? Bence hayır) Ha sen bunu anladığına kanaat getirmişsin, e o da hoş bir beceri tabi. Ama bence, hatta bence bile değil; eğer anlamına ulaştığını düşündüğün bu sorunun cevabını bilseydin benden korkman gerekirdi. Şimdi dostum, sen bu uzun ve sıkıcı laf kalabalıklarını okumayacaksın, şayet okursan diye yazıyorum...
Benim hafızam oldukça iyidir biliyor musun, muhtemelen seninki de iyidir ama tıpkı benim tahtalar gibi senin de şuur eksiktir; anlatacağım şeyleri unutmadığının farkındayım ve günahını alamam, bana öyle gelmese bile belki de değiştin, ya da benim hayatımın derin kısmında geçen bu aslında pek kayda değmeyen ama zedeleyen olay senin için çok sıradandı, bunu anlayabilirim. Ben kindar bir adam değilim bak yanlış anlama, en azından artık değilim; bu da demek oluyor ki tam iki sene önce o p*ç arkadaşının peşine takılıp, o zibidi beni tehdit ederken etrafa aynı şimdiki gibi hava atmak, poz kesmek ya da her ne zıkkımsa işte ondan yaptığını hiç unutmadım; sadece unutmamak olsa iyi, yeni bir hayata başladığım ve tüm geçmişi s**tirettiğim güne kadar sen ve birkaç dostun hakkında gözlerinizi yerinden çıkartıp göz çukurlarınıza asit dökmek gibi idealist hayallerim de vardı, hem de her an. Şanslısın çünkü partiyi kısa süreyle kaçırdın, birkaç haftacık...

Yani evlat...
Demem o ki ben iyi bir adamım, çaktın? Birden karşıma çıktığında aklımdaki o binlerce mazoşist ama gayet de takdire şayan fikri engellemeyi, görmezden gelmeyi başardım, bu hala da geçerli. Eğer ki öyle olmasaydı, muhtemelen senin zaten bir şekilde bana çatacağın ihtimalini düşünerek sözle bilmem neyle de olsa o kül olmuş iki seneyi sana yedirirdim...
Neden kızgınım bu kadar ve neden büyüttüm o kadar? Telaşlanma, ben cevabı biliyorum; emin ol ki senin başına herhangi biri birazcık gelse dayanamayacağın fiziki ve zihinsel türlü acının bir araya geldiği bir mevsimde, alınma canım n'olursun ama "Birkaç kendini bilmez velet ile uğraşmak" olayını kaderin bana bir hakareti olarak algıladığımdan belki de...

Ama Alptuğ tam da bu yüzden bu kadar çok yazıyor işte; sen sokaklarda sürterken, o düne kadar ve yıllardır deli gibi öldürmek istediği bir adamı, seni... Seni adeta affetti. Bunu sen yahut bir başkası öyle kolay yapamazdı bütün bu geçmişi yaşasa, yani şimdi uslu bir çocuk ol ve bence fazla sorgulama.
Ah Alptuğ ah, siz kurban olun ona. Ha ben? ben onun halasıyım be cano, az evvel yemek yemeye gitti de bilgisayarını açık bırakmış... Alptuğ bunu becerebiliyorsa inan bana tek açıklaması yazmak, bunca zaman yazmasaydı, buraya birer çöp gibi geçmişin pisliğini kusup, burada olmasına da güvenerekten unutmasaydı böyle olmazdı. Büyüdü mü, hatta fazla mı büyüdü ne? "Öfke, kin çok güzel bir haz verir, ama adamı yer bitirir, başka biri yapar biliyorum" dedi, tek kalemde hepsini silip attı zira...
Sen istenmeyen ot gibi burnunun dibinde biterek bile bu değişimi engelleyemedin ya, işte buna içilir küçük dostum. Bu arada bu kaba dile de aldanma, senle bir sorunu kalmadı; dedim ya "kusmak", işte bu yazıyla tam olarak seni kustu ve başlıktaki "Cilve" de sensin...☺

0 Yorum:

Yorum Gönder