Nane

Anlamam ne hikmetse hiç, betim ihtiyacı doğuracak denli kaba taslak bir beyana muhtaç kılınmış olsa dahi mevzubahis olan sevmek, öyle ya da böyle bir açıklama yapmayı nasıl hak etmez? Hak ya da haklıdan ne denli söz edilebilir yahut bilmem ki. Zaten kırk yılın bir efsun gibi sakındığın çözümlemesi de doğrudur yazık ki; bazen birileri anlat der, anlatsan gideceklerini bilirsin ve anlatmazsın, onlarsa anlatmayışına darılır; sonra bu dargınlığa acırsın, için acır ve anlatmaya yeltenirsin, ancak bu daha sadece kafanda bir fikirken bile, bir bakarsın çoktan gitmişlerdir. Ama onları sen götürmedin, olan buydu ne yani? sen böyle iki büklüm bunu sakladıkça saha mı rahat olacaklardı sanki? hiç. Ben hariç insanlar sevilmekten hiç haz etmiyor evlat, Alptuğ bunu bilir bunu söyler. Ha ben mi? Haz ettiğimi kanıtlayamıyorum, çünkü sadece kafada bir fikir olarak dahi sevilmedim o anlamda.

Yani şimdi sen de bir yandan haklımsı bir şekilde diyorsun ki "Zaten adam gibi dostum yoktu, belki çok iyi bir tane olurdu ama onu da sevmek nanesine kaybettim!", kim bilir bakarsın bu cümleyi Akın Eldes solosu dinleyerek kurmuşsundur. Kalbi betona da hapsetsen o atacak, sevecek, onun işi bu; hem bu kömür karası kafaların ve kaplerin arasında bir beyaz, ya da en azından kendin kadar açık gri birini bulup da sevmediysen o zaman yanlıştır. Sevgi illa aşk şeklinde mi olur diyeceksin şimdi, yanlış anlama ben Edebiyat hocam gibi düşünmüyorum, bir kadın ve bir erkek dost da olabilir; muhtemelen bu kalbin zayıflığından, hem de senin içeriden ne yaparsan yap değiştiremeyeceğin tarzda dışa bağımlı zayıflığından, belki sevgi açlığı denebilir buna ve bu bile diğerlerinin suçu.
Kendinde aramasan mı artık kabahati be oğlum, hem zaten yine dönüp de en başa döndük yani, daha geriye değil; zaten yalnızdık, zaten kafamız pek kimseyle uymuyordu -uyanla da olurdu, ama olmadı işte ne yapalım- ve ne dost ne de başka bir ad verilebilecek insan mevcuttu. Hiç yalnız olmamış el bebek gül bebek tiplerden olsak anlarım bu boşluğa düşmüş tavırlarını falan ama değiliz be. Boşver aga, bak bizimbu dahil yazılarımız var, şiirlerimiz var, okulda amatör de olsa radyo programına gireceğiz, daha ne projelerimiz ne hayallerimiz var, müzik hayatımız var falan... Bunlarla da idare edilir be, biliyorum sevda nanesi bundan iki yüz altmış sekiz yazı sonra bile çekici gelecek ve bu naneye dair kötü hatıralara mutlaka birkaç yenisi daha eklenecek; lakin o gün de gelecek be abi, o beklediğin ve seni beklediğini bildiğin hatun tanesi -bu kelimeyi kaba bulsam da kullanmak istedim bu defa- dün, bugün hatta yarın uzak bile olsa, bir gün yollar kesişecek inşallah. Kesişmedi mi? Zaten bunu söylemek için de ölmek lazım gelecek, ölünce yari kim arasın tabi; orası öyle ama, dünya gözüyle de sevmeyi sevilmeyi, yuva kurmayı, kendi çocuğunu görmek de gerek yahu, eksik kalır başka türlü...

Bizim devrimiz de gelecek tıpkı pop dünyasındaki in-out mevzusu gibi, lakin biz in olduğumuz takdirde, gerçekten bizden iyisi gelemedikçe out olmayacağız ve şayet gelirse bu gelen de o kadar iyi olacak ki biz bile sevineceğiz; çünkü bugün sanata bile siyaset karıştırıp böyle ilerlemek ya da bu yüzden önünün kesilmesi mümkündür belki ama, mevzubahis kader olduğunda er geç güçlüler değil, sahiciler kazanır. O vakit bir nane şekeri de çıkar gelir, bu yazıya isim bulamadığı için her yere "nane" sıkıştıran şu özünde iyi fakat özü umur edilmemiş, solgunn duran ama vakti gelirse içi dışı ayrı dünya oğlancağızı anlamaya, sevmeye yeltenir; zerre pişman olmaz, dosta düşmana bildirir memnuniyetini ve senelerin topluma ve hayata olan öcü en güzel şekilde, sevip sevilerek alınmış olur. Çık gel nane şekeri de, zırt bırt direncim kırılıp bir şeyler yazma mecburiyetinde kalmaktansa toplum içinde; seni betimleme, sana aşkımı izah etme gibi, dert görünümlü sefaların peşine düşeyim nihayetinde, sadece hatırlayıp şükretmek için bile. En önemlisi de, seni gelecek diye meczup kıvamına bürünüp herkese söz edişlerimden, yarım. Belki bir hatta iki saat sabit bir noktaya bakışlarımdan, kendi kendime ani gülüşlerimden; anlayacağı dilde bir mantık çıkar toplumun, meğer ben deli değilmişim de, halden hale bürünmeyi seven, kafası karışık, biraz insan ama daha çok beklenti olan bir mahlukmuşum gibisinden...


0 Yorum:

Yorum Gönder