Çek

Çek tut elimden, söz ki sorgulamam, tut elimden çek götür beni ve güzel günlere gidelim, anlamaktan keyif alan, nahoşluktan uzak toplumlara gidelim; varlar varlar şahit oldum daha önce, sen gel ki gidelim. Tek başıma gidemem ben, olmaz; eğer içinde bana dair güzel bir his varsa, oluşacaksa güzel kız, olmazları tereddütleri boşver fiziken olmasada aklen ve manen göç edelim beraber kendi diyarımıza. Keşkelerimiz bir, kederlerimiz bir, zevkleri de daha sonra öğrenir hallederiz, sen çek götür beni kolumdan zerre itirazım olmaz, çek beni de ki mesela "ben seni seviyorum", inan karşılık veririm gıkım çıkmaz. Ben mi? o kadar da değil güzel kız bak; hem ben o kadarını beceremem, hem de hayat işte sen öyle düşünmüyorsundur, sen de o manada sevmiyorsundur beni, daha önce yaşadım çünkü, hatta başka bir şey yaşadım da sayılmaz. Sev işte güzel kız, hayatımda ilk defa sen süpür bu çekincelerimi, çek beni kendine; söz bırakırım bu detaylı düşünmeleri, ihtimallerde, daha doğrusu olumsuzluklarında boğulmaları, bu ürkekliği, belirgin fakat nedeni belirsiz asık suratlarımı, bezgin duruşlarımı; gerçi sen bunlara tanık olmadın, ya da belki de oldun, belki bozuntuya vermedin, belki sen de öyleydin normal geldi, bilmiyirum ki...
Çek işte beni bu kara cahillikten, anlamış biri olarak; ayrıca seni anlıyor olma ve duygularını, düşüncelerini paylaşıp sana yalnız hissettirmeme hissinden de alıkoyma beni; demem o ki eğer seni mutlu edersem, gönlünde yer edinirsem vur işte yüzüme yüzüme, başka türlü iflah olmaz ve asla inanmaz çünkü bu yürek, bir şeyler yapabildiğine, birilerine gerçekten iyi hissettirdiğine, hele ki bu samimiyetsizlik akan binamızda...

Diyorum ya işte çek götür, ihtimal budalası ben bile diyorum ki böyle olmayan bir yere gidebiliriz, olmadı bunu biz, üstelik de sadece birbirimizi anlayarak, belki de biraz daha doğru bir tanım olarak "karşılayarak" inşa edebiliriz. Normalde bunun mümkünlüğü konusunda kendiyle çelişecek ben bile buna kesin gözle bakıyorsam n'olur sen de kendini bana bırak, bunca senenin anlaşılmamışlığına, yalnızlığına ve vesairesine rağmen çok zor da olsa onlar gibi olmadığıma, senin gibi olduğuma inanman; aynı şey benim için de geçerliydi evet, fakat ben hala çocuklar gibi mucizelere inanıp tesadüfü reddettiğimden ve bu yaptığımı saçma bulmadığımdan olsa gerek çok daha kolay başardım. Sen de yapabilirsin, yalnızca aklının kendimden aşina olduğum o karışıklığına karşın, bencilce olacağını ve olmaması gerektiğini biliyorum fakat biraz beni sevsen mesela, yine bir ilk olarak bana o gözle bakan kişi ünvanını alsan belki pişman olamayacağın bir adım olurum Clark Kent değilsem bile... Çek işte güzel kız, elini eteğini çek bu ait olmadığımız hayattan sen de, hiçbir şeyimizi paylaşamadığımız bu düşüncesiz ama en çok da sevgisiz toplumda, henüz birbirimizi tanımak kelime anlamına en azından senin için zar zor yaklaşmışsa bile (gördüğün kasar henüz okumadığın da nice benler mevcuttur tam burada) denk düşmüşüz işte hazır, bundan gerçekçi pek bir şey görmedim ben...

Son olarak da kısa bir dörtlük, lakin ondan önce, senden de önce var olmuş Alptuğ dürüstlüğü gereğince ki umarım okumazsın, emin olamadığın o birilerini sevme hissine kadar, biraz etrafına bakabilirsin...

Yatma saatim geldi,
Yarın okul var,
Yarın belki...
Çek...

Bu şarkıyı dinle, bu önemli;

0 Yorum:

Yorum Gönder