Boşluklar


Bir şey, olması gereken düzeyin altındaysa ne yazık ki çok büyük ihtimalle ne kadar olduğunun bir önemi yoktur; ister miktarca ister biçimce olsun, bir şey yetmediği vakit, yetinemeyen kişiye buna dair kızmak da hayli manasız.

Dolmayacak boşluklara içreyim, her gelen ne yaparsa yapsın yeni bir yeri doldurmakla mükellef çünkü, eski boşluklar hala öyle. Hadi diyelim birilerinin boşluğunu doldurmak istedi ve başardı başkaları, peki ya bir şeylerin boşlukları?

Zor sorularla mı başladım güne? Aslında başlamadım, yani günü kastediyorum; her gün yeni yeni dünlere uyanıyorum, acaba aynı olmayabilir mi ümidiyle yenice başlayıp çürümüş bir ölü gibi geçmişten kalacak olan geceleri.

Yanisi istediğim kadar aldatayım kendimi, insan içine karışayım, an an unutur gibi olayım; yine de nefes alıyor o boşluklar, dolgu yapılması gereken bir diş gibi. Sanırım şimdi anladın okuyucu.
Herkes unutursun diyor da, hala var olan bir şeyi unutmak mümkün mü düşünmüyorlar. Onlar sanıyor ki ben insanları unutmaya çalışıyorum ama hayır, yaptıklarını unutmaya çabalıyorum, her yerimde açık ve hep ıslak yaralarla.

Neyse okuyucu, umrunda olduğunu sanmıyorum, her neyse. 

0 Yorum:

Yorum Gönder