Kuş Gibi

Rüzgar kıldı dalımı benim,günahı ne ellerin..Bi'keresinde bir kuş almıştık küçükken(küçük dediysem iki üç sene önce)Tatlı bir kuştu,belki biraz heyecanlı,adı için bile karar vermememiştim oysa;eesi işte bir sabah kalktım efendim,kafes boş,daha da yeni almıştık üstelik..Anneme gittim,o dedi balkona çıkarınca kaçtı kafesi.Hüzünlenmiştim haliyle,ama çok da koymamıştı;hep dinliyoruz nihayetinde,evden kaçan hayvanların birden geri döndüklerini falan...
Birkaç hafta bekledim,bizim karşıdaki arsaya da pek kuş konar;bir ötüş duyup bu kesin odur diye ağaçların tepesine,kuşların arasına öyle bir bakışım var ki...
Meğersem ölüymüş ya la,yalan demişler bana,meğer gömmüşler..Ve ben olmayan bir kuşu beklemişim...

Nereden geldiydik bu konuya?Hah,meğer seneler sonra bile hiç birşey değişmemiş bakın;meğer ben hep umut etmişim,umutlar hep ölüymüş,kuş gibi uçup gitmiş..Mantıksız gibi artık,giderek artan bir gereksizliği var umut beslemenin;ve kadınlar azizim,kuştan da beterler;hem de çok daha tatlıdırlar,ama daha gelmeden dahi uçup gidebilirler...
''Öyleyse bu da bi'yalan olamaz mı?''diyerek çelmeyin aklımı,keşke..Çünkü hikayenin size anlatmadığım kısmında,onun acısını dindirmek için alınan ikinci kuş da ölüyor.Sonra mı?Bu haldeyiz işte,kuşlardan kadınlara..Hem ben kuşumun ölmesine değil,kuşun ölmesine ağlayan taraf olmuştum hep;bunu neden söylediğimi de Allah gösterir,yani umarım...
İntihar eden Nilgün Marmara geldi bak aklıma,diyordu ya''...Öyle güzelsin ki,kuş koysunlar yoluna...''...


0 Yorum:

Yorum Gönder