Arkadaş ve Geçmiş

Dünya neden benim etrafımda dönüyor sanki, daha bundan bir önceki yazım "Ama Gittim"i yazma sebebim olan kadın, yakın bir dostumun okuluna gitmiş. Bunu birkaç gün önce yapsaydı ya, ben oraya gitmeden, onu görmeden önce falan; belki de sırf o gün bir arkadaşın zoruyla oraya gittim ve onu görmek durumunda kaldım diye gitmiştir oradan; olur ya, kafa sonuçta bu...
Bana bu durumu dostum haber verdi, oysa kızgın; sebebini sorduğumda bana "Sen benim arkadaşımsın" dedi. Normal bir durumda normal bir insanın buna sevinmesi gerektiğini ben de biliyorum ancak sevinemedim işte, olmadı, beceremedim; çünkü aklımda binbir senaryo vardı-boşuna dramatik yazarlık okumak istemiyoruz-, mesela bir gün bir tartışma çıkabilirdi, buysa ya benim yüzümden olurdu ya da ilerleyen safhalarında konu bana gelirdi. Sözlü kız kavgası görmeyen arkadaşlar bu kaygımı yersiz bulacaktır, ama bir dizi mümküniyet yine bende düğümlenmiş durumda ve evet bu yeni bir kelime...

Arkadaşımın ona benimle onun arasındakiler yüzünden kızgın olması doğru değil, ama pek çok şeyi diğer herkesten çok bildiği göz önünde bulundurulursa haksız da değil... Diyemiyorum bir şey, elim kolum bağlı; belki de bu çok yersiz bir kaygı-umarım ve inşallah-, lakin öyle bile olsa önümü göremeyişim o kadar çok ki kendimi bundan alıkoyamıyorum. Tartışmaları falan filan da değil benim umrum, tek düşündüğüm dostum; çünkü o kadın, ister kötü niyetle yapmamış olsun hiçbir şeyi isterse de zebaninin önde gideni olsun benim için önemi yok. Ama bir şekilde, özellikle de benimle bağlantılı bir şekilde dostumun hayatında da bendeki kadar asla olamayacak olsa bile kötü izler bırakırsa o yazıda sustuğumdan söz ettiklerimi, daha da kötüsü hiç söylemediklerimi bile ağzımı açıp gözümü yummak suretiyle tek çırpıda tükürürüm. Bu kimse için iyi olmaz...
Bu bu kadar kısa bir yazı işte, umarım uzatacak sebepler doğmaz, ya da doğmadan ölürüm...


0 Yorum:

Yorum Gönder