Anlatmamak

Ah şu derdini anlatmamak, ne de büyük küstahlık...
Yanıbaşımda biri dertlenince, acı çekince bu dünyanın en bahtsız insanı benim belki; kahroluyorum ulan, hele ki bu kişi az buçuk dahi değer verdiğim biriyse. Dünyanın son boşverecek insanı olmak gayesinde bir adama dönüp de boşver diyebilmeleri için de geçerli bu...
Derdin var işte, belli dünyanın en güzel şeyleri sana olsa dahi o orada duracak dikiş izi gibi, izmarit misali; bitirebileceğim inancıyla değil, en fazla umuduyla, merak ettiğimden falan filan da değil sadece senin kötü hissettiğini metrelerce öteden sezimlediğim için. Bende de matematik yok o yok bu yok ama anlamak var işte; matematik bildiği, sınavdan yüksek aldığı için  işe alınacak işçi çok bulunsa da merhamet edecek, halden anlayacak çalışan bulamayacak olduğunu bilmeyenden ziyade bilen ama umursamayan şirketler gibi insanlar da...
Aslında mesele derdin ne olduğunun anlatılması bile değil biliyor musunuz, haberdarım ben,  bazısı onun bildiği bilinmesine rağmen Allah'a bile söylemez, gariptir ki utanır insan...
Sanırım meselenin özü sana böyle yaklaşan birine "beni anlıyorsun ve bu güzel bir şey" mesajı vermekten fazla öte değil. Kendim için değil ama başkaları için elimden gelmeyen her şey beni deli ediyor biraz, kaldı ki ben böyleyken anlamaya çalışmama bile müsade etmeyen kapalı kutular o insanlar... Aslında onlar beni anlasaydı, yani niyetimi zaten biliyorlar lakin onların basit bir derdini bile yer yer onlardan kat ve kat omzuma ağırlık ettiğimden söz edişimin şu kahrolası edebiyat şeysinden ibaret olmadığı ciddiyetini bir anlasalar belki...

Belki anlatmak yeniden anlam kazanır, yıllardır sanki atasözü gibi öğüt halinde bize verilen kimse kimseyi anlayamaz mesajını kırar geçer ve belki çoğu insanı da hissettiği azami yalnızlıktan bir nebze olsun çekip alır. Hep dediler ki herkesin hayatı farklı falan filan, evet bunlar doğruydu da ama sürekli bir insanın diğerini anlamasının asla mümkün olmadığına vurgu yaptılar ve sizi bilmem ancak benim için bu hayatın en büyük ızdırabi olurdu, neyse ki birilerini anladığımı belirten yorumlar vesaireler mevcut, biraz olsun avutuyor...
Yaramıza dokunmasınlar diye ben biliyorum, gözünü bir defalık dahi isteyerek kapatmış herkes bilir bunu; haklıydık biz haklıydık da yöntem yanlıştı, doğrusu yoktu ama bunun bir önemi de yoktu, sonuç olarak yanlıştı. Yaramıza dokunsa öldürecekler yüzünden dokunamazsa ölecek insanların varlığını birer masal sandık; adalet gibi ve gerçek aşk gibi, yapılmadığı için olmamış ve olmayacağı kabul ettirilmiş nice kavram gibi şuan bir nevi rest çektiğim, olmaz sandık, aldandık ve tabi yandık...

Ben tezat değilim, biz tezat değiliz; sadece istek ve ihtiyacımızın birleşmesi ve bu birleşimin korkumuzla çarpışması çok ulu orta, çünkü insan saydamdır gizli servis eğitmediyse...
Ben anlatacağım kadar anlatmışım zati anlatmam devamını da,
Yeter bu günlük bu kadar,
Okul var, yazamam ki boylu boyunca...

0 Yorum:

Yorum Gönder