Dilin Kemiği

Bugün öğle arası volta atıyordum yemekten sonra, yanisi yalnızdım sınıfta ve çıktım dışarı; yan sınıfta bir kız, o da öyle tek başına, camdan bakıyor. Şaşırdım, neden şaşırdım, çünkü daha önce bunu benden başka yapana rastlamamıştım. Kim bilir aklından neler geçiyordu, ne derdi vardı, belki de derdi yoktu direkt o öyleydi, tıpkı benim gibi, zati muhtemelen de benim aynı şeyi yaparken düşündüğüm milyon şeyden birini düşünüyordu o da, örneğin ölüm, yaşamak, insan olmak, yalnızlık, aşk...
Aşk dedikten sonra bu cümlenin nereye gidebileceğine az çok aklı ermiş okuyucularım var ne mutlu, ondandır ki direkt lafa gireceğim; belki o da birini bekliyordu, bekleyen insan böyle olur çünkü bilirim, ama öyle dümdüz var olan birini değil de benim gibi bir meçhulü bekleyenler; buradansa hareketle belki de birbirimizin beklediği olma ihtimalimiz doğar tabi akıllarda, ancak bunu canlandırmak istemiyorum kafamda...
İnsan kendi gibisini zor buluyor onu diyeceğim, zor mu zor ama buluyor mu? kısmen.

Anlaşılmadığımız dünyada bizi anlayabilecek olanın birkaç adım ötemizde olduğunu anlamak üzerine kaç deniz mili yol gitmek gerektiğini bilseydim üniversite sınavına girmeme gerek kalmazdı sanırım... Peki ya bu kendimizi andıranın ve anlaşılmanın etkileyici olması? Kafam karışırsa bundan karışır, dilin kemiği yoktur çünkü; çünkü tanışmamışızdır ve ben tanışmadığımız için ona basit bir afiyet olsun bile d(iy)ememişimdir, demediğim için de tanışmamışızdır; ortak arkadaşlarla bir araya gelmek falan filan, bu olsa bile aynı etkiyi vermez. Zira biliyorum yoldan geçen biri bana selam verse bir sevindirik olurdum çünkü belirsizdi, ama biraz olsun tanıdığım birinin selamı da hoş olmasına rağmen normal oluşu büyülü olmasını engelliyor; iyi ki de engelliyor zaten, düşünsenize...
Aklımda bir soru, yarın aynı şey olsa bu cümleyi kurar mıyım, bu çok basit cümleyi; yoksa onu kafamda günümüz insanına uyarlayıp kafamda benim hakkımda düşünme ihtimali olduğuna inandığım bütün olumsuzlukları gözden geçirip susar mıyım; en basitinden durup dururken sana selam veren bir karşı cinsin kötü niyetli olduğu fikrine kapılmayı düşün, eğer erkeksen bu biraz zordur ama kadınsan... Biz o dünyayı anlamanın peşindeyiz zaten...

İhtimallerin dilime etkimesi, keşke dilin gerçekten kemiği olmasa, yani yok zaten ama demin ters anlama çevirdiğim bu deyimi doğru anlamıyla ve kendi lehime hem de mecazen olmaksızın gerçekleştirmek imkansızlığını yitirse. İhtimallere boğulmaktansa söylesem aklımdan geçeni ve doğru yanlış saçma sapan her ne olacaksa olup bitse eski günlerdeki gibi...
Tempomu kaybettim, normalde bunun ardına bir "yaşlandık" yapıştırır maytap geçerdim kendimle ama gariptir şu an kendimi kandırasım yok; yara aldık, elimizi dokundukça yandık hayata, bir süre sonra dokunmaktan korktuk, sonra hayatı istememeye başladık, isteyecek gibi olduğumuzdaysa unutmuştuk...
Bu da kısa bir yazı olarak tarihimdeki yerini alacak, zira düşünmek daha uzun sürecek...
Ama ne düşünürsem düşüneyim yapacak gibiyim, ki siz bunu aşka çekmeden söyleyeyim aşka dair bir umut beslemeksizin; ben bugüne böyle geldim bundan sonra da böyle gideceğim, artık ırgalamıyor işte dedim ya, unutuyorsun...

Dil şad olsa, gönül rahatlasa, varsın olsun bacaklar aynı kalsa; meselem bu bacaklar gerçi, farklı olurdu biliyorum pek çok şey; bu saatten sonra sıfır bile olsalar buna alıştım gerçi, başka bir hayata alışana kadar da bilirim ömür tükenir. Dert etmem ondandır bunu, arada bir düşünürüm olsun o kadarı da; onu düşünmesem başka bir şeyi düşüneceğim, birilerini düşüneceğim falan filan ve illa ki kota dolacak, tıpkı bizim evin interneti gibi. Sonra bütün gün kafası yangın yeri dışarıdan mezarlık biçimli bir adam ne ilgi ne dikkat çeken, dolaşacak boşlukta boydan boya ve düşünürken bir cam kenarında dilsizler gibi(lakin kemikli) aklına o kız gelecek ve yine başa...
Tüm bunlardan sonra adım atmak, seyri değiştirecekse olur; korkum değişmemesidir...
Her ne olursa olsun amacım anlaşılmadığını düşünen birini anlamak olacak, duygularına dokunmak; kimse yetiştirmedi ama böyle yetiştim ben, nasıl olduğunu bilmem, muhtemelen de uzun hikayedir. En azından onu anlarsam, bu dünya biraz daha gülünç kalmış olabilir dipte bir yerde ve ben; artık bir şeyleri saklamak amacıyla değil de, dümdüz kendi amacına hizmet eden sade, belki de daha güzel gülüşler barındırırım dudaklarımda...

0 Yorum:

Yorum Gönder