Tarihteki Son Bilinmeyen

Bu yazımı tarih hocam Fatih Yıldız, Matematik hocam Murat Çiftçi için kaleme alıyorum...

Bu adamlar bizim hocalarımız, iki senedir bize abilik, babalık ettiler, yeri geldi müsama gösterdiler, yeri geldi hatamızı üstlendiler, bu adamlar şimdi gidiyor...
Onlar için iyi bir şey bu, ama öğrenci kafasıyla biz ilk olarak saçma sapan şeyler söyleyen adamlar dedik, sonra işte bir şeyler öğretiyor da not veriyor oldu bunun adı, derken bizim iyiliğimizi düşünen insanlar diye bildik, bugün ise işin en realist yanından baktım...

Bu adamlar 30 40 saat derse giriyor, cemaziyelevvelden ezberlediklerini anlatıyorlar, her sınıfta ayrı bir hayat, sevenleri-sevmeyenleri, ayrı bir ruh hali; derken eve gidiyor belki bir belki iki çocuk ve bir de eş vakit ayıramadığı, otuz saatten ve haftalık artık her ne kadarsa uykudan arda kalan vaktini kıt kanaat bölüştürdüğü... Adam haklıdır, memur olacak, aile geçindirecek, yaşlanma baş gösterir, dolar tavana vurur ve yorulmuştur, çünkü vergileri, kirayı, ölen akrabayı kenara atıp da "Merhaba arkadaşlar!" diye sınıfa girip "Örnek yazıyoruz" diye derse geçmek öyle herkesin yapabileceği bir şey değildir. En fenası da kimse bunları düşünmez biliyor musunuz, herkes başta bahsettiğim "saçma sapan şeyler söyleyenler" safhasındadır, onun da bir insan olduğunu, bir yaşantısı olduğunu aklından gerçekten geçiren olsa ölüm diye bir şeyin var olduğu bu hayatta, belki derste konuşmaya yüreği yetmez kimsenin...

Sayın hocalarım,
Derslerinizde boş boş tahtaya baktığım vesaire zaman olduysa bilin ki bunları düşünüyordum; bilirim çünkü bazen düşünülmek ister insan, kimliğinizi mesleğinizle bir tutup sizi hiçe sayabilen onca insanın arasından birilerinin bunun farkında olması hoşunuza gider...

Kısa keseceğim,
Sizleri seviyoruz, sevmekle kalmayıp hissediyoruz...

0 Yorum:

Yorum Gönder