Parçalama

İnsanın anlaşılma isteğinin raks ettiği dönemlerdeyiz yine.Şiir yazıyorsam inanın inanmayın bu sizin sorununuz arkadaş,şakayla karışık olup olmadığı ise umurumda olmaksızın sizlerin her an ettiği onca küfre rağmen benim yanlışlıkla ağzımdan çıkan tek bir argoyu bile sırf şair olduğum için gözüme sokmanız bolca şov bence..Nedir bu şairin dramı,şiirden anlamamayı da geçtim şiire karşı olumlu olumsuz herhangi bir tutumu dahi olmayan insanların şairden mükemmellik beklemesi ve kendinin beklediğinin kat kat altında olması...
Buna da yanmıyorum ben,alıştım artık;ama yoruldum be gelmeyin artık,artık paramparçayım,şiir okurken beni şiirle baş başa bırakın,şiirle alay etmeye kalkışmayın,kendinizi bilmeden sanatımı dalga malzemesi haline getirmeyin....

Anlayan birisi olsun isterdim ne bileyim;
Ben şiir okurken duygularıma kapılacak biri,ciddi ve sahici bir şey anlatırken aslında edebiyat parçalamadığımı anlayacak yahut biraz olsun beni dinlemeye tenezzül edecek biri,alacalı cümlelerimi melankoliye vurmayacak biri özellikle.Ben hiç de melankolik bili değilim,alakam bile yok da beni siz öyle ilan ettiniz,öyle mi hoşunuza gidiyor nedir bilmiyorum ama öyle olsun bakalım...
Keşke sizin inadınıza biri gelse,tek bir yere uzun zaman bakmalarımı boş bakışlar olarak adlandırmak yerine anlamlandırmayı denese,üstelik hem parça parça hem de büyünüyle.Sadece belirli laflar söylemek için orada bulunmaktan daha fazlasını yapan biri....
Fişlemek,eleştirmek,baltalamaktansa altı üstü tatlı bir tebessüm işte ne yani?Bazı şeylere benim gibi bakabilse,ben bir kalemi bütünüyle yalnızca bir kalem olmaktan nefret ederim mesela ve öyle olmadığını anlatmaya çalıştığımda bana hayalperestmişim gibi yaklaşmasa sizin gibi...

Uzun lafın kısası beni hissedebilse,şu bilmem kaç milyarlık dünyada 18 kişilik sınıfın bulunduğu 250 kişilik okulun içinde olduğu caddenin bağlı olduğu ilçe ve onun bağlı olduğu bu ilde;yeni biri karşıma çıksa,kader ya işte meğer benim hiç bilmediğim bir parçam da o olsa.Ve ona bir kadını sevmekten bahsettiğimde burun kıvırmasa,karşı durmasa,saygı duysa,yahut es kaza o da beni sevse harbiden o kadar çok mu?
Aşka benim gibi bakanların olmadığı bir diyarda,bir başına ve kimsenin anlamaya herhangi bir şey sarf etmediği şiirler yazarken mütemadiyen de olsa yalnızlaşıyor ister istemez;ben karanlık değilim bebeğim,sadece siz aydınlık değilsiniz o kadar...
Bu bir lanet değil ama ona benzer,bu yüzden yalnız kalacağım biliyorum;anlaşılmamazlık ve hissedilmemezlik,şu an herhangi birini sevsem sevgime gerçekten karşılık sayılabilecek bir şey geri dönmeyecek...

Belki de benim gibi edebiyata sarılı adamların öyküsü budur,Allah-u Ekber!
Sevebilecek olan beni filmler ve romanlardan ibaret sanıp varlığıma inanmaz,oysa kafasını kaldırıp etrafa da bakmaz;sevmeyecek olan zaten ne şiir ne şarkı ne de herhangi bir şeyle içini benim gibi ısıtamaz...
Harbiden de çoğu kadının filmlerde gördüğü duygusal sahnelerdeki diyalogları kendileri için hayal ettiklerine şahit oldum,aynı diyalogları ben yaptığımdaysa yegane cevap "Edebiyat parçalama!" sen parçalama be!..
Mısralar arasında yok olan o adam işte benim,
Beni anlayan yalnız şiirler var ve inanın onlar beni parçalamaz;
Ben okurum onlar yatışır,ben yazarım onlar yatıştırır,
En kör karanlıkta da hep bir şiir vardı aklımın kenarında,bu yüzden teklif dahi etmeyin edebiyatı bırakmamı;ben onunla doğdum ve siz yokken biz büyüdük,varsın aynı işi bu defa sizsiz yapalım...

İnsan öyle bir kadına aşık bulunmak istiyor,edebiyattan olacak ve ölse sıkılmayacak;onlar sevmeyi de,sevilmeyi de,değer vermeyi de,beklemeyi de daha iyi bilir sizden.Keşke bu defa sizin elinize değil de bizim elimize düşseler,parçalanmasak biz de,bir defa olsun bütün kalsak...

0 Yorum:

Yorum Gönder