Bir Kadını Telafi Etmek

Bir kadını telafi etmekten söz edelim bugün de,
Hadi ben yana yana,pişe pişe,hatayla matayla bir şekilde öğrendim bir kadının gönlünü almayı,incitip kırmamayı halen daha öğreniyorum ağır ağır.Lakin bir kadını telafi nasıl edeceğiz kardeşim?Valla bunca yıllık hayatımda bu konuda eğer bir gram olsun bir şey biliyorsam o da bir kadını ancak başka bir kadının telafi edebileceğidir...
Telafi dediysem unutamamak gibi,ki unutamamaktan daha beteri de varmış onu da anlar oldum neticede;çok çok bir süre sonra onu hatırlamak falan da koymuyor,lakin kendi boşa gitmişliği koyuyor insana;o böyle bütün o olanlardan sonra aynı insan olmuyor ya artık,geriye kalan kül benzeri benliğinin de arasına onu bu hale getiren kadından saklanmış oluyor parça parça...O kötü işte,o çok kötü...

Bak mesela beni hiç telafi eden olmadı,yarama tuz basan oldu,okşayan oldu,saran oldu,hatta parmağının ucuyla dokunup şişlikleri,girinti ve çıkıntılarının üzerinde gezdirip elini çeken bile oldu.Ama öpen olmadı işte;haliyle bekleyemezdim de tabi herhangi birinden bu cüreti,cesur birinin gelmesini bekledim ama o da henüz -ki umarım sadece henüze mahsustur- gelemedi...
Aşağıdaki şarkıda da diyor ya;
"...Ah, ona iyi olacağım
Ona neşe vereceğim
Ah, derler ki
Bir gün gelecek
Onun yanında yürüyeceğim gün
Onu tanımak sevmektir, sevmek, onu sevmektir
Ve ben seviyorum, gerçekten seviyorum, seviyorum..."
Ben de işte,aynen öyle...

Yarama ne mi oldu,kabuk bağladı,birkaç defa bu izden kurtulmak için yoldum onu,yoldukça yeni baştan kanadı;oysa anlamıyorum,başka hiç bir yaramda kanamamıştı.Aşk belki de kanmak değil kanamaktı...
Kanamalarımla meşhurum,siz ne dersiniz?güzide intiharlarım kendine has ve daha az ölümlü,yani her defasında biraz daha ölümsüz.Sanırım beni ya da aşkı fark etmez ama "yaşatmak",yine bazılarınca aşka biçilen ad olan intihardan geçiyor...
Bir yarayı sarmak pahasına daha çok yarayı göze almak,bu tam da bana hitap ediyor.Ayrıca sanırım bir kadını telafi etmenin tek yoluysa;başka bir kadının,onun kırıp döktüklerini ve yakıp yıktıklarını göze alıp sahiplenmesinden geliyor...Ve insan bir yandan da dayanamayıp bunun farkına varınca ister istemez benimsenmek istiyor,hatta kıskanılmayı bile umuyor aptalca;kimsenin de dönüp "senin neyine?!" demeye gücü yetmiyor üstelik,çünkü bu yaralar onlara açılsaydı hayatta bile kalamazlardı biliyorlar...

Öldürmeyen acı güçlendirmez bu arada,süründürür;sadece aşık olduktan sonraki hayatını aptal bir insan yerine onurlu bir sürüngen gibi sürdürmeye meyilli bir tavır sergileyenler senin benim gibi idealistler oluyor.Toplum bizi pek dinlemez;toplum aşık olmaz da öldürür,tecavüz eder ve şiir yazmaz da tehdit eder bilirsin.Biz bir devrimin yankılarıyız aşktan kalan insan,dünyaya kafa tutarız ve tutmaktayız...
Lakin tek başına olmaması işte mesele,onca badireden sonra bir ele kavuşmanın ihtiyaç halini alması gibi aşkı bilmeyenlerin aşkı kötülerken örnek göstereceği türlü şey.
Ama olsun işte,değer,çünkü "rağmen" çok çok güçlü bir kelimedir;pek çok kadının yıkıp döktüğü bir telafi olmak uğruna bir kadına...

0 Yorum:

Yorum Gönder