Geçmişle Karşılaşma

Bazen aklımdan geçiyor biliyor musun,herkesin aklından birkaç defa geçmiş,geçen ve geçecek şeyler geçiyor.Yaşanmışlıklar değil hayır,kesinlikle değil;aslında yaşanmamış ama yaşanabilecek belki kaçılan belki de içten içe istenen ve aklımızda sonsuz varyasyonla beliren anlar mesrla.Geçmiş değil ama onun geleceğe yansıması gibi,bir gün ansızın bir yerde ummadığın bir geçmişin karşına çıkacağını varsayıp neler olacağını ve bu olacaklara göre nasıl tepkiler vermesi gerekeceğini hafif hafif prova eden tek salak ben miyim?Evet ben bir salağım,sen de öyle;bir mevzunun üzerine giden herkes salaktır aslında çünkü dünya fanidir anladın mı?Neyse,yani ben diyorum ki kaçmakla beklemek çelişirse varyasyonlar mevcut demektir;kimileri için bu karşıdakinin pişman falan olmasıdır ama benim gibiler içinse yalnızca hiçbir şey olmamış gibi davranmaması.Ayriyeten bu da mümkün gözükmüyor zaten,insanlar böyle yapmaz mı genelde;en basitinden de kendim,kaç günoldu buralarda deli divane dolaşıp fırtınalı,sürgün misali yazılar yazdım da aynı gün güleç yüzlüydüm...

İnsan iç bir zaman geçmişten kurtulmak ya da unutmak istememiştir ki,çünkü bunlar daha korkutucudur;kastedilen şey sadece aklına gelmemesi olmuştur,daha doğrusu aklına gelecek kadar bile bir şey ifade etmemesi,yani senin benim gibi...
Bununnla birlikte bizim,en azından benim de durumum daha farklılaşıyor,zira ben buna da razı değilim;ne yani abi madem şurada gecenin bir yarısı sonuca varmayacak keyfekeder bir muhabbet peşindeyiz,bırakın da kadere karşı seçici davranabilelim..Farklılaşmaktan kastım ben benim için bir şey ifade etmemesinden de öte olarak bana ifade ettiğinin zıttını ifade etmesini"bekleyerek"değil belki ama"dileyerek"şansımı zorlamış sayılmıyorum.Kim karışacak ki,birileri çıkıp"Bilader 500 birimden daha fazla umut etmek yasak"falan diyebiliyorsa eğer beni de uyarın...

Biraz itiraf vakti geldiyse madem,
Ben o bir önceki yazımda bahsettiğim kadınla illa ki bir yerde yolumuz kesişecekse bunun Kızılay'da karşıdan karşıya geerken olmasını dilerdim.Biliyorum,miğdemi biraz olsun kaldırabilecek derecede klişe bir sahne bu ama kendimi de kandıramayacağımdan olsa gerek en sağlıklısı bu.Benim gibi bir insan o an donabilir çünkü,belki ağlar,en feci ihtmalle yanına gider ki o bunu tanımamıştır bile...
Ola ki kalabalık olursa onu gördüğün anda pek çok insanı daha görürsün ve ona yoğunlaşman az da olsa azalır,ayrıca donup kalamazsın da çünkü öylesine kalabalık ve düzenli bir anda o şaşkınlıkla seyri bozmaya cüret de edemezsin muhtemelen,sen yürümeye devam ederken o da çoktan gitmiş olur ve karşıya geçtiğinde derin bir nefes alıp ağır adımlarla yönüne gidersin...

Bir diğer ve daha iyi sayılabilecek bir ihtimalle herhangii bir yerde karşılaştığımızı varsayarsak;
Naber nasılsın muhabbetinin sonunda "Sana çok teşekkür ederim,sayende işleri büyüttüm,artık böyle böyle...Ah tanıştırayım,işte bu da falanca,nişanlım/eşim olur kendisi.Ee sen n'aptın,evlenmişsindir herhalde...Bir gün eskileri toplayıp bi'buluşalım ya valla,iyi olur...Oldu görüşürüz" şeklinde devam eden bir muhabbet elbette ki daha sağlıklı ve sıfır acı,pişmanlık ya da olumsuz düşünce barındıran bir olasılık olur,ancak burada d tüm bunları sağlayan bahsi geçen o "falanca" dır,hani şu senelerdir beklediğim ve tahminimce bu birinci olasılık gerçekleştikten bile daha sonra karşıma çıkacak olan falanca.İşimiz yok'a kaldı belki ama ben Allah'tan umutluyum,zaten başka da ne yapabilirim ki...

Hem her ne olursa olsun bu geçmişle yüzleşmek değil karşılaşmaktır;yani geçmişe karşı bir pişmanlığın olmadıkça geçmişteki ümitlerinin yarattığı burukluktan daha fazlası olmaz,kaldı ki falanca hayatındaysa bu bile olmaz,sonrası sonsuz refah...

0 Yorum:

Yorum Gönder