Benim Kadınlarım

Benim sevdiğim,dost olduğum ya da hayatıma herhangi bir şekilde giren kadınlar sizin hayatınıza girseydi emin olun siz de kayıtsız kalamazdınız,ayrıca bir defa daha emin olun ki onlara benim verdiğim değerin,fikren manen ve pek belli etmiyor olsam da cismi açıdan da sadece yüzde birini onlara aileleri hariç bir başkası verebilmiş olsaydı takdir ederdim;saçma,gereksiz veya aptalca gördüğünüz herhangi şeye karşı yapma gereksinimi,değilse de mutlaka bir şey kaybetmeyeceği hissi duyacağınızdan da zaten adım gibi eminim,duyamazsanız da benim kadar değilsinizdir zaten...
Benim hayatıma girmiş kadınlar sizin hayatınıza girse şanslı sayılırdınız beyler,her ne kadar şuan bahsederken aklımdan tasviri uçup giden türlü kadına dair hayatımda hiçe oldukça yakın birkaç şey kalmış olsa bile.Ayrıca o kadınların gitmesine de ben sebep olmadım;onlar gidiciydiler,bense demek ki hiç kalıcı olmamışım..Üstüme gelmeyin evet doğru bu söylediğim,hayat bazen"demek ki öyle"dir bunu siz de biliyorsunuz...

O kadınlar bana bir şey kattı,oluşları,olmayışları;aşık olmasam bile şuan ondan aşkla söz edebileceğim tek bir kadın vardır ki sanırım o da çoktan unutmuştur beni,o kadın yok hayatımda işte artık,her nasıl anlayabilirseniz o anlamların hepsinde yok.Lakin şöyle bir şey var,bu bahsi geçen güzel kadın,benim için önce hatıralaştı,şimdi ise cismen tarif edilebilirliğin ötesinde,adeta bir kavram haline geldi.Bunun ona bir şey kattığını düşünmüyorum ama bana kattı sanırım;edebiyat tarihinde olduğu gibi belki "Kadıncalı" ve "Kadın Ötesi" olmak üzere iki ana döneme ayırabiliriz edebiyatımı,belki beni de...
Sadece bu değil,aklıma gelmeyen ve eski defterleri açıp perişan olmayı göze alamadığım çoğu sebepten dolayı saygı duyarım ben bu kadınlara;işte bu yüzden yakın çevremde sembolleşmiş yalnızlığıma rağmen her çift de bir gün benim dediğime gelir...

Ayrıca bu saygı sevgiyle orantılıdır,aşk değil belki evet,lakin içindeki en ufak sevgiyi bile çöpe atmak onursuzluk olurdu,acıyı ya da artık her ne kalmışsa onu dindirmesine rağmen unutmak da şerefsizlik belki...
Bu arada acı da o döneme girince geçiyor işte,yani hayatına kadın olarak girmiş bir isim,yavaş yavaş dönemleşip kavramlaşmaya başladığı zaman.Umurunda olmamak koymuyor mu sanıyorsun,koyuyor ama ondan bir adım önde olmak biraz olsun bastırıyor;o daha dönem nedir bilmemişken bütün duygularla,düşüncelerle,yanlış ve doğru her şeyle adeta bir ömür gibi onun kendisini,kendi içinde tamamlayınca.Yani anlayacağınız,konu kavrama ve değerlendirme testi gibi ben de her giden kadında boşluklarımı dolduruyorum...
Mantığa yatkın olanın aksine hayatıma giren her bir kadın çıkmadan önce beni saf Alptuğ'luktan çıkarmıyor,aksine özüme bir çıt daha yaklaştırıyor;bu da demek oluyor ki alnımda yazılı olan kadınla evleneceğim gün,eksiksiz ve mükemmel bir eş,hatta nasipse de kusursuz bir kız babası olacağım.Temel atıyorum işte şimdi,pek kimsenin anlayamayacağı kadar derin ve ağır bir temel,öyle ki dışarıdan hiç bir şey yapmaz gibi dururken tüm bu yazdıklarımdan daha fazlası fışkırıyor aklımdan...

Deminki gibi düşünürsek eğer,son halim gibi son kadınımı daha çok merak ediyorum,ondan da çok ne zaman geleceğini;bir diğer deyişle de kapısını çaldığımda açacak kadını,hatta belki sarılır emin değilim...
Değdi diyeceğime inanıyorum ama,gözlerinin içine bakıp"Senin gelmen,geri kalan hepsinin gidişlerine değdi;nihayet sevmeye değecek kadınım geldi"İşte o gün duyduğum saygının üstüne bir de teşekkür ekleyeceğim,kibirli bir adam olmamanın ödülüyse yanıbaşımdaki ruh eşim olacak...
Bu yazdıklarımın hiçbiri de fantezi değil,hepsinde uyguladığım mantık türünün Kuran'da bir dayanağı olduğundan eminim...

0 Yorum:

Yorum Gönder