Aşk ve Toplum Yaşamına Dair

Hülya mı rüya mı,düş mü düşkünlük mü diye düşünmenin hiç bir manası yok.Aslında bakarsanız seyri gayet de hoş ve sıradan uzun zamandır hayatımın,bu da kalp atışından öte değil ama boşverin..Olumsuzluk olarak görülen şeylerin olmayan şeyler olması bir yere kadar kötü değil,ben de o bir yere varmadım zaten Allah'tan,varmaya da niyetim yok çok şükür.Sözün özü şu ki kötü duruşlarım belki endişemden belki az evvel bahsettiğim durgun seyirden,belki de hülyanın da rüyanın da "güya" olup da bulamadığım ya da gerçekten olmadığından...
Kökünden bölünmüş gibi birkaç yönlü ve her yönde de birka varyasyonlu hayatımın seçimi ve de daha kötüsü yaşamasının bana kalması.Bacağımdaki platini şimdi aldırmak,aldırmamak,sonra aldırmak,aklıma gelebilen ve gelemeyen türlü ihtimalin doğuşu;bunun yanında dersler,hedefler,beklentiler ve sonuçlar;en vurucu kısmıysa ölümün var olduğu.Yani mesele ya da sorun ölüm değil yanlı anlamayın(en azından şimdilik)

Hepimiz yaşayacağız ve öleceğiz ama konu bu da değil,bu süreçte başarıyı kovala onu kovala bunu kovala şundan kaç bundan kaç..Yalnızca mantıksız bulduğum"toplum gereği"nden.Hiçbir şey duygulardan ve hislerden öte değilken ve aynı anda kimse bunlara diğerleri kadar dahi önem vermeyi beceremezken;başarı isteyeceğini ve ne istediğini bilmektir,elde etmek yalnız bir adımdır belki yanlış mıyım?Aşk gibi,aşktır başarı,elde ettiğin taktirde ise daha fazla aşk için bir adım.Bir insanın diğer insana hür ve gönülden hissedebileceği türlü duygu ve düşüncenin yerini tutamayacak her şeyin mutluluk olarak sunulduğu ve bunu inkar edenlerinse sessizce zorunlu tutulduğu sisteme hayat deniyor burada;asıl hayat bu değil,ama bu toplumda asıl hayattan bahsetmek,her açıdan tam bir aptallık...

Önce dost,önce aşık,sonra aşk,en son da toprak olma gibi temennileriniz olursa sizi iplemezler ama buna karşın hep de hayallerinizi ve beklentilerinizi sorarlar.Çünkü sevdikleriniz ve sizi sevenler dışındakiler eğer siz Hacettepe Sosyoloji istiyorsanız sizi buna ulaştırabilir,ama bu onun başarısıdır.Kendi başarısını arayanlar ise hayatının aşkı,sahip olacağı kız çocuğu gibi şeyleri ararken onlara sevdikleri dışında kimse yardım edemeyeceğinden,bireysel bir başarı olacağından toplum değil belki ama "toplum olmak" kavramı bu gerçeği yok eder,bunda en ufak insan payının olmaması ise ilgi çekici bana göre..

Ana temayı anladığınız ama neden bahsettiğim hakkında hiç bir fikre sahip olmadığınızı düşünmemi sağlayan şeyi merak etmiyor musunuz?ben etmiyorum..Başarılı bir yaşayış ve ölümden ziyade terkedişin peşindeyim ben(intihar dahil değil)ve sen de,o da,bu da,şu da,işte şunlar da...
Yalnız kafamızdaki şeyin somutlaştırılmışına,bir diğer deyişle bunu sağlayan hayata yönlendirmelere dahil olmaksızın yalnızcca hislerle hatta ve hatta hislerin yanıltmalarıyla dahi daha kolay gidileceğinin bilincinde değiliz;belki de göze alamıyoruzdur olamaz mı,sonunda ölüm olan hayatta hayatın kendisini göze alamamak ha?ilginç değil mi,bence öyle...
Ayrıca beyni yanmış kimselerin de bu yazıyı tecrübe etme olasılığı olduğundan şuraya bir not düşeyim ki burada başarının tahsilin ve vesairenin en ufak gereksiz olduğu gibi bir düşünceden söz etmiyorum;yalnızca araç olarak kullanabilmek için öncesinde amaçlaştırdığımız şeylerin bize asıl amaçlarımızı önce unutturup sonra da bunları bir bir tamamıyla toplum olgusundan silmelerindeki o araçlar bunlar.Asıl amaç mı?Huzur veya mutluluk olamaz çünkü bunlar mutlak değildir,ama aşk mutlaktır çünkü kötü yanı da olabilir,kötü yanı da onu sonsuz kıldığı için ayrıca bir güzelliktir,adeta bir lütuf.Zaten fani dünyanın tek yaşanılası bu aşk,aşktan bir önceki mücadelesi de Allah'tır...

Önceliğini düşünmeyen,hayata yük bindiren kalmasın...

0 Yorum:

Yorum Gönder