Hangi Hayat?

Yine normalime döndüm,henüz dün fikir ve duygularımla ön plana çıkmış bir yazarken şimdi sıradan bir öğrenciyim;içine kapanık,sap ve durgun,onbeş değil de kırkbeşinde gibiyim..Ya hangisi gerçek benim,daha da önemlisi hangisi gerçek hayatım benim?Düne kadar hayalini kurup dün ise kendimde bulduğum,"Kendimi buldum"dediğim ben mi;yoksa mecburiyetten ayak uydurduğum bu hayatta yine beni anlamayanlarla dolu yaşayan ben mi?..Peki ya bir hayat için,hangisi daha çekici...

Belki de o abinin iltifatındaki gibi gerçekten otuz bile olabilirim ha?Neden otuz derseniz de,içime doğuyor..Evet,sanki otuz yaşında bir çocuk kalbimden damarlarıma doluyor...
Öyle ki eskisi kadar(müdavim olanlar bilir)arabesk yazıp çizmesem dahi hala bir yaşlılık..Millet gezmek,ben uyumak istiyorum,belki yanında biraz piyano;depresyonda değilim üstelik,seviyorum işte..Belki de mesleki deformasyon bu,ya da hayati bunamışlık,duygusal dramatik falan...

Yaratım sürecinin bir sancısı bu biliyorum,umursamaz kitlelerden kabul olmasa bile saygı beklemek,sınıfın delisi benden söz ediyorum,edebiyat manyağı,Humanist ve biraz da ptofeminist..Tam da bu kavramların çoğu insan için birşey ifade etmeyişi beni otuzumun intiharı,onbeşimin feryadına sürüklerken karşıma çıkan bir grup insan benim pansumanım oldu...
"Nihayet!"dedim içimden,"Meğer deli ben değilmişim"
Her insana bir üniversiteli dost düşse milletçe rahata ereriz gibime geliyor,ve ben dün çokça edindim...

Dramatizeye yer yok demiştik,tuttuk da sözümüzü...

0 Yorum:

Yorum Gönder