Silme Zoru


Ne garip okuyucu, bir fotoğrafa denk geldim bu sabah; güzel bir fotoğraf, daha doğrusu bir zamanlar öyleydi. Denk geldim dediğime de bakma sen benim, o orada diye atlayarak geçiyordum bir yıldır sayfayı da neyse...
Bugün dedim "Alptuğ böyle olmaz. Senin bunu silmen gerek." Ama bu o kadar zor oldu ki okuyucu, o kadar ama o kadar fazla zor oldu ki sana yemin ederim.

Hızla silme tuşuna götürdüm mouse'u, gözümü kapatıp duruyorum, bir zamanlar en mutlu günlerimden birine şimdi böyle bakmak o kadar zordu ki. Nefesim daraldı. İçimde bir ses, "Geçti." diyor, "Bunu yapman gerek." diyor. "Şimdi bunu yapacaksın sonra bitecek, söz veriyorum." diyor... Ama o da biliyor, yalan söylüyor.

Hani benim bu güç sandığım ruhsuz halim, kimseye iyi kötü bir şey hissedemeyişim, kimsenin o kadar da önem arz etmeyişi benim için falan... Ben sanıyordum ki öyle olunca, bunu da tak diye yapabileceğim, ardıma bile bakmadan silebileceğim. ULAN ALTI ÜSTÜ BİR FOTOĞRAF, ARTIK GÖRÜŞMEDİĞİN ESKİ CAN DOSTUNLA MUTLU BİR FOTOĞRAF, NE VAR BUNDA?

Ne var değil mi? Artık bir şey yok. Uzun zamandır benim de olmadığım gibi; ne var, ne de umurda. Fotoğrafı silebildim, teoride bir şey başardım, kazandım; oysa saklayamam, biliyorum ben kaybettim, her şeyi hep ben kaybettim okuyucu. Bir şeyde de gözüm kalmadı doğrusu, yalnızca gitmek istiyorum, gidebilecekmişim gibi, gitmek bile gitmek değilken.

0 Yorum:

Yorum Gönder