Ölümşah


İnsan ışıklar gibi kapanmak istiyor bazen, acı değil mi sahiden ışıklar kapanınca açık kalmak. Bazen sanki elim kayıp dünya devriliyor, içinde yalnızca kalbim olan bir dünya. Kim buna dayanabilir Ölümşah? Doğru ki ben de bıraktım bir yerde. Eşi dostu bıraktım, insanların adına sosyalleşme diyerek zorunlu kıldığı şeyleri bıraktım; dışarı çıkmam, insan tanımam, tesadüfen tanıştımsa sanki gitmesini istiyor gibi hissettiririm istemeden de olsa, garip bir şey oldum çıktım. Kendimi mi buldum sence Ölümşah, yani demem o ki bunca yıl bir birey olmakla özdeşleştirilmiş şeylerin dışında bir bireylikle mi mümkünmüşüm ben meğer?

Saklayamıyorum değil mi Ölümşah, bir asit kuyusu gibi derinden ama ığıl ığıl kendini hissettiren yoğun üzüntüme makul açıklama bulmaya çalışırken heder oluyorum değil mi? Yoksa Hegel mi oluyorum. Hegel olsa ne düşünürdü peki? Bence düşünmezdi biliyor musun, benim gibi insanlar bilhassa kendileri için hayli rahatsız edici bir apaçıklığın cehennemini yaşar zira; nitekim sarılabilirdi, çünkü eylemler sözlerden muhakkak daha kapsayıcı Ölümşah, bunu da öğreneceksin unutma.

Öylece dönüp duruyorum ölümşah, bir robot kadar tekdüze ve sistematik kaçışım, kendime işler uydurup çok erken tamamlıyorum sürekli, içine duygu karışan her şeyden kaçınıyorum zira duygusuz hissedebilmek bir an için bile, yalandan da olsa ne yazık ki utanç verici biçimde rahatlatıcı. Kaçtığıma da bakma sen ya, hani son bir damla her şeyi taşırır ya; ağzıma kadar dolu boğuluyorum aslında duygudan, bir tek bildiğim var, ister dostluk ister aşk olsun adı, o son damladan kaçıyorum.

Bir daha asla rahatlayıp kendimi bırakabilecek kadar inanıp güvenemeyeceğim işte lanet asıl bu,.. Çok sevmiştim Ölümşah, tüm dostlarımı, aşık olduğum, hoşlandığım tüm kadınları çok sevmiştim. Kaçarken düşüp ölsem, bir "neden" derim onlara, bir de "iyi ki", ayağıma takılacak o son bir damla taşa. 

0 Yorum:

Yorum Gönder