Düğümlü Yazı

Gördüğüm her kalabalıkta, ki kalabalıktan kastım birbiriyle yakın ilişkileri olup gülümseyen tiplerden söz ediyorum, arkadaş grupları falan hani... Gördüğüm her kalabalıkta şuramdan bir şey beni çağırır "Uzak dur." der gibi sanki, bu ontolojik bir kaygı galiba, bilmiyorum... Aidiyetsizliğimi susmaz iç sesim asla, şu vakit kimleri kinleri bir araya getirsem de, etrafım çok kalabalık ve mutlu da olsa... Tüm bunlara sahip ommak dahi, aahip olmadığım zamanlar ne hatırlatıyorsa aynısını hatırlatacak... Ben o birkaç kişiyle mutlu olmak istemiştim, onların hak edip etmediğişuraya dursun ama eksikleri... Boğaza düğüm olur cinsten.
Ä°lgili resim
Hayvan gibi özendim hayatım boyunca evet, nasıl da kuru kuruya imrenip üzüldüğümü Allah biliyor, uzaktan bakan adam olmayı bile fazla iyi yerine getirdim; oysa sorsanız tek istediğim bana değin sıcak ve gerçek birtakım hislerdi... Sormadınız... Ben tüm bunları yaşarken birileri de bana özendi; kimi yazı çizi dünyama ve ordaki cesarete, kimi dijital bazi şeylerime... Hiçbirine de dönüp diyemedim ki bunlar o kadar matah da şeyler değil ben bunları acıdan yapıyorum, sizin tutkum sandığınız şey en iyi tabirle acziyetimi dışa vurma hevesim benim... Geleceği parlak bir adam değilim, zannetmiyorum, bunu lazım da görmüyorum, hatta...

Ä°lgili resimAyşe Özden var bizim, iyi kızdır ama iyi olmanın da ötesinde yaralarımız bir yerde eşitlenir ve bana kalırsa tek kişinin kendiyle konuşması halini alır bazı diyaloglarımız ki bunu çok az insanla tecrübe ettim... O da bu lanetten muzdarip, bu yüzden kendimizi anlatmaya Youtube üzerinden -benim zaten böyle bir seri'm var aslında- devam edeceğiz.
Bunu şu sebepten anlattım size: Onun izlenmemek gibi haklı bir endişesi oldu, düşünsenize ekrana bir Alptuğ Dağ koyup insanları ekranın önünde tutmaya çalışacaksınız, bu resmen delilik!
İzlenmek için değilse neden diyeceksiniz tabii, hemen söyleyeyim: "Biz zaten beğenilmeyeceğini kabul etmiş fakat inkar da edilemeyecek insanlarız, böyle böyle bir şey yaptık, çıktık ve hem kendimizin hem de toplumun şu şu dertlerini bir bir alıp küt diye gözünüze soktuk, en acıtıcı yanlarıyla yaptık bunu, ellerimiz videoyu çekerken kalbimiz de acı çekti, biz aslanlar gibi, taş gibi kendi gerçeğimizi koyduk ortaya, birileri devamlı başını çevirse de o aha orda dimdik duruyor ve duracak da. İşte şimdi birilerinin bize karşı mahcup hissedip utanma vakti." diyebilmek için.

Sanırım diyecek fazla da bir şey yok bunun üstüne, yakın olmadığım o kimsenin en en dışından, teğet olmaktan bile misliyle uzak geçip gidiyorum işte hayatta, böyleliğimi ekmek banarcasına kabullenerek, tek sorun gerçeğin bu soğan kokusunca keskin formunu hissettirmeden sindirebilmek, sancı desen geçmiş mirası zaten... Vedalar ola düğümlenmiş kalpleriniz ve hepinize.

0 Yorum:

Yorum Gönder