Dağılmalı Yazı

*Aşağıdaki şarkı eşliğinde okuyunuz.

Ben yalnız bir adamım, dağılalım. Gündelik sohbetler edelim ve dağılalım, dahası değil. Aynı sınıfta, aynı işyerinde, aynı sokakta, aynı evde bulunalım ama o kadar, metafiziki bir yakınlığa mahal vermeden dağılalım. Birbirimizi kaybetmekten korkamadan dağılalım ve bitsin. Anlıyorsunuz di'mi? Anlıyorsanız dağılalım.
Bir şeyler paylaşmadan dağılalım, ekmeğimizi bölüşmeden, birbirimize minnet duyamadan, şefkat hissedemeden...
Tamam bana yine değer verin, yine sevin ama birbirimize bağlanmadan dağılalım. Şu allame-i cihanda beni sevmeye gönül yetirmiş bir kızcağız varsa bu lafım da ona: sev beni kabul, bağrına bas peki, benimle neşelen tamam, benimle unut bir şeyleri ama... Ama sen bana unutturmaya kalkmadan, bunu başaramadan dağılalım, ben omzunda ağlayacak kıvama gelmeden...
Herkesle dağılalım, eş olalım, kardeş olalım ama dağılalım işte; sorun kimsenin değil zaten, sadece anladım ki herhangi bir manada birilerini ortak edeceğim bir hayat yok ortada...

Sezen Aksu'nun "Yok, öyle el gibi durma gül biraz, sana gülmeler yaraşır..." deyişindeki "el" benim galiba.

Her şeyi temize çeker belki dağılmak ve -iyilerle birlikte de olsa- dile indirger kötü ihtimalleri; önceki yaralandıklarımızı da unuturuz bakarsın, başkalaşır dağıldıkça ve sırayı kendimize getiririz nihayet kim bilir, dağılmak medet ummamak demektir çünkü, biraz da paramparça olmak.
Biz işte paramparça dağılalım, binbir yere saçılalım, bugün manense yarın belki cismen. Böylece sağaltmış oluruz başta kendimiz olmak üzere kötü her şeyi; zira bir damla kan göze batmaz ama oluk oluk akan kan herkesi kötü eder işte... Korkarım bizim kanımız daha durmadı, pıhtılaşmadan dağılalım.

0 Yorum:

Yorum Gönder