Röportaj (#ODTÜLODOS)

Dün Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin LODOS Topluluğu'nun daveti üzerine ODTÜ'deydik, birbirinden güzel iki hanım bizi karşıladı;Merve Ercan ve Aslıhan Esmer,onlara da huzurlarınızda tekrardan teşekkürlerimi sunuyorum-ayrıca blogumuzu beğeni ile takip ettiklerinden dolayı da mutluyum-...
Ufak bir tanışma faslının sonrasında röportajımıza başladık,böyle birşey beklemiyor olmama rağmen halihazırda düşündüğüm cevaplarımın olması beni rahatlattı doğrusu,ayrıca takdir etmek gerekir ki son derece yerinde ve tam sorulası sorulardı.Röportaj dışında da Off The Record birtakım soru-cevap,sohbetlerimiz oldu tabii...
Çok şık bir de hediye sundular,hani ünlülerin çocukluklarından beri saklayıp Beyaz Show'a çıkınca sergiledikleri türden özel bir hediye;sonrasındaysa ilk kitabım,bir diğer deyişle''Miladım''olan Aşk'ı onlar için özel olarak imzaladım...

Şimdi gelin,röportajımıza onların derlemesinden şöyle bir göz atalım efendim... ☺
ODTÜ LODOS Topluluğu (#ODTÜLODOS) olarak yazılarını hayranlıkla takip ettiğimiz Yazar/Şair Alptuğ Dağ ile sohbet etme fırsatını yakaladık. Bizi kırmayıp davetimizi kabul ettiği için teşekkürlerimizi sunuyoruz. Toplum,insan ilişkileri, sosyal sorumluluk ve edebiyat dolu samimi bir sohbet sunuyoruz sizlere...


Alptuğ ile henüz tanışmamış olanlar için kendi ağzından Alptuğ’u anlatmak gerekirse;
“18 Mart 2000 Ankara doğumlu aslen Çankırı'lı,milenyum insanı anlayacağınız.Burcunun gerektirdiği gibi hassas,duygusal olduğunu söylüyor. Serebral Palsi hastası bir de doğuştan. Serebral palsiyi fiziksel kısıtlılık sağlayacak beyin felci olarak açıklıyor kısaca.Bunu bir avantaj gibi görüyor, sevdiği meslektaşlarından biri olan Murat Menteş'in de sözüne ithafen,''Herkesin bir hikayesi olmalı...”


1- Merhaba Alptuğ. Bu aralar hayat nasıl gidiyor? Keyfin nasıl?
* Güzel, keyfim yerinde.

2- Sana ait olan blogtan yazdıklarını takip ediyoruz. Peki ne zamandır yazıyorsun?
* 2011 Şubat’tan beri.

3- Seni yazmaya teşvik eden birileri oldu mu? Genellikle ergenlik çağındaki bireyler içlerine kapanık olurlar. Yazı yazmak bunun üstesinden gelmek için seçtiğin bir yöntem mi?
* Beni yazmaya yönlendiren biri oldu, sevdiğim bir bayan. Yazı yazmak biraz mecburiyetten oldu yani. Yazı yazmamın sebebi içe kapanıklılığı aşmak değil. Karanlığı ve sakinliği sevsem de içime kapanık biri değilimdir.

4- Öykülerinde özel olarak seslendiğin birileri var mı?
* Gündelik olaylarda kızıp sitem ettiğim insanlara seslendiğim oluyor. İçimi dökmek için yazıyorum.

5- Etkinlendiğin/Sevdiğin bir yazar var mı?
* Murat Menteş ve Emrah Serbes.

6- Peki insan ilişkilerinde neye dikkat edersin?
* Empati. Birinin bana karşı tutumu ilk bakışta olumsuz veya mantıksız olsa dahi onun açısından olaylara bakınca biraz olsun haklı ve doğru geliyorsa benim için de mantıklıdır. 

7- Kohlberg'in ahlak kuramına göre insanlar 6 basamakta ahlak gelişimlerini tamamlarlar. Ancak insanların çoğu, 14 yaşında tamamlamaları gereken bu gelişimde, ömürleri boyunca sadece 4. basamağa çıkabilmekteler. Sana baktığımızda gördüğümüz şey bu gelişimde, yaşıtlarına göre çok daha üst basamaklara çıkmış olman. Hatta 4. basamağın üzerine çıkabilmiş ender insanlardan bile olabilirsin. Bu durum dışarıdaki insanların ya da yaşıtlarının seni anlayabilmeleri konusunda sorun yaratıyor mu?
* Beni anlayamayabiliyorlar. Arkadaş ortamımızda daha çok futbol, spor ve magazin konuşuluyor. Bu bana yetmiyor. Mesela insanlar popüler popçuları dinliyor. Ama ben fars müziğini ve folklorik müziği de takip etmeye çalışıyorum. İnsanlarda bu çeşitliliği göremeyince iletişimde zorluklar yaşıyorum. 

8- Peki çevrendeki insanların sahip oldukları olumsuz yönleri tamamlamalarını mı isterdin yoksa onları bu şekilde kabullendin mi?
* Bu farklılıklara mecburuz aslında. Bize yanlış gelse de insanlar bunu yapmaya devam edecek. Hem iyi hem kötü insanlar var. Onlara alışmamız lazım.

9- Peki iyi ve kötü insan kavramları senin için ne ifade ediyor?
* İnsanı iyi ya da kötü yapan amaçlarıdır. Kişinin bir işi yaparken iyi bir amacı varsa yaptığı şey kötü sonuçlara yol açsa bile yine de iyidir o insan. 

10- Peki insan ilişkisi konusunu biraz daha spesifikleştirelim. Sana göre yaşadığımız toplumun serebral palsiyle ilgili daha ne kadar yol kat etmesi lazım?
* Bu soruyu düşünmüştüm bayağı. Kimileri bu durumu umursamaz ama bize olumsuz bir etkisi de olmaz. Öte yandan yardımcı olmak isteyen insanlar da var. İyi niyetli oldukları için pek önemsemiyorum ama; yardımcı olmak isterken pot kıranları da var. İnsanların yaklaşımları konusunda bizim psikolojimiz daha önemli; biz onların davranışlarını değiştirebiliriz.

11- Türkiye’nin serebral palsili bireylere sunduğu olanaklar ile ilgili ne düşünüyorsun?
* Daha ağır durumdaki SP’li bireylere sorulmalı aslında. Bana serebral palsilisin demeseler benim bundan haberim olmayacaktı. Şükür ki iyi durumdayım. Böyle zorluklar varsa da avantaja çevirmeye çalışıyorum. 

12- Peki hani empatiden bahsetmiştik... Biz de ODTÜ’de empatiyi merkezine koyan bir proje yürütmeye çalışıyoruz. Projede de yapmaya çalıştığımız gibi; 5 dakikada insanların seni anlamalarını istesek onlara ne yapmalarını önerirsin?
* Zor bir soru. Serebral palsinin zorluklarını çok da hissetmemeye çalışan biri olarak çok bir şey gelmiyor aklıma. Ama değinilmesi gereken fiziksel değil daha çok psikolojik engeller... Sizin iyiliğimizi düşünerek yaptığınız bir işin de yarattığı zorluklar olabiliyor. Mesela babam karşıdan gelince önce ayaklarıma bakar, “Dik dur.” der, sonra söyleyeceğini söyler.
İnsanların bizi anlaması için onların önüne engeller koymak gerekmez. Bir kişiyi SP’li olarak düşünüp, bacaklarına bir engel koyarsak insanlar burada yaşadıkları zorluğa odaklanır. Ama mesela SP’li bireylerin hayatlarını anlatmayı başarırsak, ne kadar güzel olduğunu düşüneceklerdir. 


13- Seninle de iletişime geçmemizi sağlayan hashtagimizi (‪#‎serebralpalsiengeldeğildir‬) bir de sana sorsak; “Serebral palsi neye engel değildir?”
* Bana göre serebral palsi yoktu bile. “Sen serebral palsilisin.” dediler. Ben de “Tamam.” dedim. Durumum çok ileri olmadığından olsa gerek... 

14- Aslında serebral palsi, kimimizin sarışın kimimizin esmer olması gibi... Hepimiz birbirimizden farklıyız. İnsanların bu konuyla ilgili tutumları hakkında ne düşünüyorsun?
* Biz ne kadar istesek de onlar bunu göremiyorlar. Sağ ve sol görüşe sahip iki arkadaş çok iyi anlaşıyor olabilirler. Ama toplum onları yan yana gördükçe kutuplaşır. Bunlar illa ki olacak. Hazırlıklı olmamız lazım. 

15- Son olarak, kendini erken olgunlaşmış olarak görüyor musun peki?
* Övünmek gibi buluyorum bunu. Yanıtını size bırakıyorum.

Ve röportajımızı şöyle sonlandırıyoruz:
“Hepimiz aşağı yukarı aynı hayatları yaşıyoruz. Renk, dil, din, ırk önemli değil. Hepimiz insanız. Yaşadıklarımızdan sadece kendimize pay çıkarmak bencillik olurdu. Edebiyatta da bu yaklaşımı benimsiyorum.”

Şimdiden müjdelemek gerekirse, Alptuğ ikinci dönem ODTÜ LODOS Topluluğu’nun konuğu olacak, sorularınızı cevaplayacak, yazılarını bizlerle paylaşacak.
O zamana kadar “Evvela Samimiyet” üzerine oluşturduğu bloğunu çayınızı alıp ziyaret etmenizi şiddetle öneririz. Yüreklerinize işleyeceğine LODOS garantisi veriyoruz ☺
AlptugunmMekan.blogspot.com.tr

Ve asıl müjde de bu işte,
İkinci dönem LODOS topluluğunun tüm üyeleri ve aralarına yeni katılıp onları tanıma fırsatı yakalayacak dostlarımız için,LODOS'un amacı,önemi ve gereğini tabiri caiz ise LODOS'un amaçlarından biri olan ben tanıtacağım,soru-cevap ve kendi hayatımdan birtakım yaşanmışlıklarla...

Muhabbetle kalın efendim...

1 Yorum: