Uğur Böceği

Geçen gün okulda üzerime konan o küçük kırmızı sevimli canlı. Ya aslında tam olarak o konmadı, ben biraz onu elime almış olabilirim; uzunca elimin üzerinde dolandı, parmaklarımın ucundan avuç içlerime ve oradan kollarıma yöneldi. Düştü sandım bir ara, ama düşmemiş biliyor musunuz omzuma konmuş, aklı yerinde olmayan hatrı sayılır bir insan edasıyla gezdirdim onu; ne zaman ki istedim tekrar avcumun içine alayım omzumdan, daha da bir benimle olsun tekrardan. Düştü... Avucuma alacakken inat etti biraz ve belki de benim beceriksizliğimden yere düştü. Uçmayı bilen böcekler düşmez bilirim, ama o düşmüştü, yeniden onu edinmek istediğimde hareket etmiyordu, döşemenin üstünde aptalca kalmıştı...
Ey sayın uğurböcekçiğim, neden öyle olduk ki biz? seni çok sevmem sıktı da sen Allah'ın sana bahşettiği üstün yetenekleri bırakıp hayatına son vermeye mi kanaat getirdin nedir. Kadınlar gibi yani sen de, uğur da getirmedin zaten, yalnızca bu gece tam bu saatte benim böyle düşünüp hüzünlenmem için tasarlı bir şekilde gözüme iliştin tam o gün, tüm bunların olacağından haberdardın belki, niye yaptın? O ara hayatıma giren en basit ama aynı zamanda da en güzel şey olma ünvanını kazanmıştın üstelik, hafiften zor günlerdi ve sen yaklaşık beş belki on dakika yüzümü gülümsetmiştin. Sevilmek niye koyuyor size, ağzınıza tükürenlerden mi hoşlanıyorsunuz; o gün seni ezsem daha mı mutlu olurdun yani ve daha da önemlisi böyle yaparak neden bana kadın ile böcek karşılaştırmasına benzer bir yazı yazdırıp zaten beni hiç sevmemiş kadın neslini yekten bana düşman kıldırıyorsun. Tüm bunları nasıl hesapladın uğurböceği anlamıyorum, beyninin bir milimetreküp ettiğine dahi şüphe edeceğim bir canlısın, lakin işe bak...

Öyle olsun uğurböceği sevmeyiz n'apalım, sizi de, kadınları da, papatyaları da, çikolatayı da, şiiri de, atları da... Sevmeyiz dedim ama artistlik olsun diye, sen de biliyorsun işte seveceğim, benim gibilerinin laneti de bu oluyor işte; bir sevmek, bir de sevilene dair bir mevzudan türeyen öfke. Hadi herkesi bir kenara koy da harbiden sana n'aptım uğurböceği? Gerçi bunun biraz güzel de bir açıklaması olabileceği kanaatindeyim, belki de sen uçup durduğun bu boktan Ankara havasında (boktan olan Ankara değil havası) karşılaştığın her insanda kin, merhametsizlik, sevgisizlik gördün ve benim sevgimi bulunca yaşamını onunla, asil bir şekilde sonlandırma kararı mı aldın? Eğer öyleyse çok teşekkür ederim...
Senin düşünme yeteneğin olmadığını biliyorum tamam, ne kendimi ne de bu yazıyı okuyanları kandırmanın alemi yok, umurunda bile değilim ve bir halttan dahi haberin yok bunun da bilincindeyim. Benim kendi düşüncelerim fazla geliyor zannedersem bana, ona, sana, şuna, buna dağıtıyorum işte...
Uğur böceği seni özlemeyeceğim belki, ama arada sırada aklıma geleceğinden emin olsabilirsin, hatta hakaret olarak algılanmasın fakat bazı insanlardan çok daha aklımda kalacağın kesin. Uçsaydın keşke, keşke uçsaydın ve ruh eşimin de böyle ellerine konup benden ona birtakım hisler götürebilseydin minikliğini tasvir edemeyeceğim ayaklarının altında. Ondan bana gelmiş olma ihtimalini de düşündüm korkma, her şeyi düşündüm ben uğur böceği, biraz da gerçek olsa çok iyi, sen bana uğurlu gelsen, gerçek olsa ve o da gelse, sen gittin ama o kalsa işte...

0 Yorum:

Yorum Gönder