Hemşire Hanım

Sen miydin hemşire hanım?Gir gir korkma;bir şeyler karalıyordum işte ben de n'olsun.Sana bir şey soracağım,burada bulunduğum sürece beni yakından tanımış biri olarak sen beni sever miydin?Yoksa Fransızca kökenli "insiyatif" kelimesinin hakkını vererekten beni serumuma siyanür katarak falan öldürür müydün?Saçmaladığımdan eminim ama bağışla,sanırım bana verdiğin morfinin etkisi hala geçmedi...
İnsanları öldürmek istiyorum bazen biliyor musun,kaba-saba,cahil,anlayışsız,duygusuz,ot gibi olan hepsini tek kalemde hem de;onların da benim için iyi düşünmediğini es geçemem,en çok yaranmaya çalıştığım insanın da başka herhangi bir şeye kızınca benle alakasız bile olsa direkt ve yalnızca bana çatıp bütün sinirini benden çıkarmalarını falan da sayarsak anlaşılan burada daha çok kalacağım,ilaç saatim geldi bile bak...

Aman hemşire hanım etmeyin beni taburcu,ben dururum burada;hem sana ne zararım var,gıkım dahi çıkmıyor Allah çarpsın;beni gönderme bir daha o dışarısı denen tımarhaneye anladın mı?!Bana sus işareti yapmayı kesmelisin,anlamıyor musun orada hayli boş laflar ve hayalleri karalamaya yönelik sözler ve niceleri volta atmakta.Oraya geri dönemem ben,insanlık dediğiniz tulumun içinden cesetlerimi toplayıp güç bela beni burada bir halt olma safhasına tekrar kavuşturduğunuz üzere hiç bir şey olmamış gibi göndermeyin beni savaşa.Çok şey oldu hemşire hanım.Ben Alptuğ Dağ ve T.C kimliğim 164........ anladın mı çok şey oldu işte.Diyeceğim o ki hemen bana bir sakinleştirici vermelisin yoksa zülüflerin kanıma bulanırcasına pişman olacaksın...
Bu alacalı lafları kitaplardan okumadım ben hemşire hanım,bana öyle deli bir çocuk olduğumu düşünür gibi kendi sevimliliğimle gülmeyiniz lütfen;ben inanıyorum ki her ölüm kendi ciddiyetini yaşatır ve birazdan başucumdaki bu bip bip eden zımbırtı bitmek bilmez bir biip çıkarmaya başladığında bu kadar duyarsız olmayı başarabilecek misin bakalım.Boşversene,votka yok mu votka;içkiye karşıyım ama morfinden iyidir o bile,hiç olmazsa boğazından bir şey geçtiğine şahidiyeti oluyor insanın...
Ne yani ben mi dedim hemşire hanım beni Ali Lidar'ın,Albert Camus'ın ve diğerlerinin yanından alın getirin de tıkın bu izbeye diye.En son damar yolumu açmaya çalıştığında saat sabahın dördüydü net hatırlıyorum,hayır iş ahlakı diye bir şey var;ne demeye gecelikle gelirsin ki,hadi ben neyse de biri görüp bir şey dese biz hangi Mahmut'ları oynayacaktık allahasen.Hem bakma Mahmutlar da kalabalıktı o gece,benim gelecek planlarıma dair bir tür ispanyol kumarı oynuyorlardı zannedersem...

Hepsi bir rüya mıydı hemşire hanım?Haa,yani sen aslında hiç yoktun falan(siz kadınlar işte)Ama daha da acısı ben olduğum çağdan ilerleyememiştim öyle mi,her gün boğazını sıkma isteğini kendimden kovayla bile boşaltamadığım adamlarla aramdaki buz dağlarını eritme boşa çabasını ve aptallığını bunun bir erdem olduğunu ve insanların da bu erdemi nihayetinde anlayacağını sanarak göstermem hala gerekiyor öyle mi?Bu dünya çok sıkıcı be hemşire,aç bi'Müzeyyen Senar da havamızı bulalım;olmayan hastanenin diğer hastaları ne olacak diyorsun ha,sen de haklısın tabi,haklısın;hatta o kadar haklısın ki laf aramızda ben kim olduğumu unutuyordum az daha...
Hala evde olmak,aynı hayata,aynı insanlarla,aynı muameleye,aynı şekilde,aynı cüret ve cesaretle katlanmak falan;keşke biraz daha morfin verebilseydin,sen yoksun,hastaneye de hiç yatmadım,tüm bunları yazarken tamamen olmasa bile çokca yalan kullandım ama.Keşke sen olsaydın hemşire hanım,olsaydın,anlasaydın,baksaydın;ama en çok da ilk başta sorduğum soruya hürmeten bile olsa sevseydin,iyi etseydin...

Hadi gidelim hemşire hanım;daha fazla uyuyamayacağım,beni şu tekerlekli sandalyeye bindir iki gezelim...


0 Yorum:

Yorum Gönder