Boşa Hayat

Hayat...
Kısa,hayret verici,merak uyandırıcı,anlamlı-anlamsız,umutlu-umutsuz,ölümlü-ölümcül,iyi-kötü.
Yani yarın yok diye düşündüm de,yarının son günüm olduğunu;bunu yarına bel bağlayarak değil tüm yarınlar için düşündüm.Nazım'ın dizeleri gibi ölümü düşünerek anlık bir çıldırmaydı bu,herkesin hayatında çoğu kez vakıf olduğu,gerekliliği şuraya dursun lakin neredeyse sıradan bir şey,ki dikkatinizi çekerim bahsettiğimiz şey ölüm...
Bunun yanında yarına,Allah'ın cumartesisine bile okul koymuşlar aklınca ölümsüzler;belki de daha önce sittin defa teşebbüs ettiğim bir düşünce kalıbı bu yüzden bugün aklıma geldi.Sınavda birinci oldun,bunun için çok çalışmıştın,kimsenin yapmadığını yapmıştın ama taak!..Yoksun artık;hepsi de yok yereymiş bak,sana hakkını kim verecek?dur ben söyliyim,bırak hakkını vermeyi,eğer böyle bir hakkın,yahut boşa giden bir şeylerin olduğunu düşünen,bunun farkında olan tek kişi olsun varsa kendini şanslı saymalısın.Belki sınav örneği vesaire şuan aklımdan geçeni algılatmaya yetemeyecek denli basit kalmıştır,ama bu düzen her şeyde böyle.Aferin demezler ölüye,şehide bile demiyorlar artık anlasana..

Ölüm başarıyı örter,çabayı,hatta kimi zaman emeği bile,oysa sevgi,yahut anı...Yine aynı yerden örnek vereyim,bugün yarın da sınav olduğundan gün boyu ders çalışmasaydım belki de unutulmaz bir gün yaşayabilir,daha da önemlisi yaşatabilirdim(ders çalışmasaydım mutlaka benzersiz bir gün geçirirdim demiyorum,bilakis eminim geçirmezdim,lakin konu bu değil)Bu arada çalışmaya kimse zorlamadı beni(o da sadece fiilen),dünya artık öyle bir yöne gidiyor ki size komut vermek yerine sizden istediklerini birer değermiş gibi sunuyorlar;onlar gibi olup istedikleri şeyleri onlar kadar isteyin,bunun için hunharca çaba sarf edin ama onlar hiç bir şey yapmasın,her şey son bulduğunda ise istediklerini onlara sunun ve kendinizi bununla tatmin olmuş hissedin,tam anlamıyla bir evcil hayvan gibi...
"Konuyu nereye bağladın,ne alaka?!" demeniz gerekti tam burada,sorguladıysanız ne mutlu.Unutmadan izah edeyim;senin ömrünün yeni cağı da göz önünde bulundurursak okul öncesi falan filan derken en aşağı 18 senesi boyunca didinip girip giremeyeceğin,girsen de maaşı belli olmayan,olsa da umduğun gibi gitmeme olasılığı her zaman için en az yüzde elli olan iş,sence bu iş gerçekten tatmin eder mi seni?ya da daha doğru bir biçimde sorayım;gerçekten seni mi tatmin eder yoksa bir üssün yahut onun da bilmem kaç kademe üstünü mü?Ve dur sen bana cevabı vermeden önce beş kelime edeyim;üst diye bir şey yok!Ne üst var ne de en tepe,ama herkes birbirini tepiklemekle meşgul orası doğru.Dilersen olaya biraz daha farklı yaklaşalım,şu kast sistemi denen zımbırtı,hatta biraz daha derine inmek gerekirse reenkarnasyon bile(ama inmeyeceğim),bunu da geç imrendirmeye yönelik türlü çaba,alengirli reklamlar,şaşalı mekanlar,cafcaflı sözler...
Tüm bunlar size birer değer gibi empoze ettikleri şeyleri yaparsanız başınıza gelecekler değil,aslında bunlara harcadığınız güzel zamanlar;en iyi diye bir şey yok dostum,iyi diye de bir tek insanlıktan söz edebilirdik ama bilmem iyi insan kaldı mı geriye...

Ve sözün özü dostum,bir işe yaramayacak,sadece okunmakla kalacak da olsa ben gecenin on ikisinde üşenmeyip bu kadar şey düşünüp yazmakla iyi bir şey yaptım,belki de yarın gideceğim okulda geçireceğim bilmem kaç saatten daha verimli;tabi bu da verim algınıza göre değişir,neyi işe yaramaz gördüğünüz,daha çok da neyi işe yaramaz gösterdikleriyle alakalı bu;sırf bu yüzdendir ki aynı zekaya sahip olduğumuz çoğu insan bu yazıyı da,sanatı da,bilmem neyi de işe yaramaz görecek çünkü oturup düşünmeyecek;neden?Çünkü onun daha önemli işleri var,ders çalışıp uzaya gidecek,ben gibi boş değil herkes...

Tamam herkesi bir yana bırakalım,bana sözde bir değer için feragat ettiğim(fakat aslında sahte karşılıklara,karşılıksız olarak her kim bilmiyorum ama birilerine sunduğum)sevdiklerimle geçireceğim zamanı kim verecek bana?Allah tabi,nihayetinde o;zaten o olmasa çekilecek yer değil.Kısa bir şeye daha değinip güya sorumluluklarıma geri döneceğim;yıllarca okuyup meslek sahibi olunca da mesleğine senelerini adamış birkaç öğretmenim,sekizde yedi buçuk kusurlu,tabiri caizse(öyle tabi ki de) her haltı yemiş kimi kimselere,benim hakkım söz konusuyken dahi göz göre göre,tek,ufacık bir ceza veremedi,tek yapabildiği şey uzlaşmaya gitmek oldu ve bunun türkçesi "Hiç bir şey olmamış gibi,olan bana oldu"...
Sözde makam,mevki,her şey onlarken kıllarını olsun kıpırdatamadılar;bu boşa gitmişliktir işte,bundan söz ediyordum...

Hayat,boşa da doluya da aynı hayat...


0 Yorum:

Yorum Gönder