Anımsanmak

Bazen diğer insanlara bakıyorum,otoyolda hızla seyrederken karşı yönden gelen aracın içindekilere,gittikleri bir yer,yaptıkları ve bekleyip istedikleri bir şeyler..İnsanların hayatına dokunmanın bu kadar kolay olabileceğini herkes bilebilir ama peki ya bu kadar anlık olabileceğini?Tek bir bakıştan onlarca farklı mana çıkartırken kafadan sallamıyoruz biz edebiyatçılar(en azından bunu iş olarak yapmayanlarımız)Çok merak ediyorum biri de beni öyle düşünmüş müdür,özellikle de eskiden evde,okulda ve her yerde sürekli dalıp gittiğim düşünülürse..Birisi de içinde hissetmiş midir benim acımı,sevincimi,hüznümü,özlemimi falan?Belki de içine dokunmuştur,ağır gelirim de bazen ben insanlara...
Varlığımdan haberdar dahi olmayan,ya da en azından ismimi duymuş biri anımsamış mıdır beni?Eğer öyleyse çok yakışıklı,kaslı falan biri sanmıştır,tıpkı beni reşit sananlar gibi.Öyle değilim,reşitlikten bahsetmiyorum ama o dahil hiç biri değilim..Ne olduğumu ya da nasıl olduğumu umursayacak ve sorgulayacak vaktim,ömrüm hayatımda buna bir defa bile gerek duymuşluğum yok;zira ya ben yolumu çoktan çizmiştim ya da çizili olanı gördüm,ama kendime bir profil oluşturur gibi değil de,kendi profilini hafif de gözlemler gibi bir hayatım olduğu kesin...

Bir günde oradan buradan kaç insana hitap ettiğimi bilmiyorum,kimlerin nereden bana nasıl rastladığını birkaç uyduruk rakam içeren istatistik ve o kişilerin söylemi dışında hiç..Sizler,çoğunuz tanıyıp bilmediğiniz bu adamı,özellikle ağır ağır hayatı adımladığımı gayet belirgin hissettirerek yazdığım dönemden kalan mekan müdavimleri;sizce ben kimim,bunu sizde uyandırdığım hisler,görünüş,ya da kendi düşüncelerime dair fikirleriniz olarak sormuyorum,beni tamamen kişileştirdiğinizd ortaya çıkan o insanın peşindeyim...
Bunu herkes öğrenmek ister biliyorum,özellikle de ayrıca değer verdiği,kendinden önce gelen insanlara sahip insanlar.Lakin öğrenmiş olmanın faydalılığı şuraya dursun çıkan sonucun yaratacağı etkiler olumlu ya da olumsuz fark etmeksizin derindir,ne var ki bir Allah'ın kulu da kimde ne derinlik yarattığını bilmez kendi içindeki onca derinlikten,içlerinde kötü olan varsa eğer değerini de asla bilmez,hatta yoğun hislerden kaçmadır bir sonraki evresi,sonrası globalleşen standartlığa uyum sağlayıp diğer insanlardan farkı kalmayana,hatta bazen bireyliği bile silinene kadar devam eder...

Ben biliyorum mesela,herhangi diyemeyeceğim bazı insanların beni zerre anımsamadığını,geçmişte de şimdi de kulağım çınladığında beni andığına ihtimal verebileceğim en son insanlar benim için en başka insanlar olduktan sonra siz bile anımsayabilirsiniz hislerimi;bakınız buna rağmen adını sanını anmadan gecenin 12'sinde yine onları anmışım ben,çok mu yalnızlık bu,güzel mi sevmek yoksa?Peki hangisi daha elzem?
Herhangi bir gün herhangi bir vakit,mesela akşamüstü,gece dahil değil çünkü benim onların gecesine dahil olabileceğim kadar onlar benim gecemden çıkmadılar,ben ilerlemedim ne onlarda ne kendimde;kaldı ki tek ortak noktamız bu,işte buna limonlu soda içilir...
''Alptuğ diye bir çocuk vardı''kadar sade,anlamsız,klişe ve acı verici olmasındansa hiç olmamasını tercih etmek gibi bir ikilemdeyim ve hangisini tercih edersem edeyim geçersiz olacağının da bilincinde,buyur burdan yak.Ben alışkınım böyle psikolojik çıkmazlara,gecesi gündüzü sessiz sedasız düşünmek olan birinden daha azını beklemek bencillik olurdu ne de olsa...

Şimdi sizden ufak bi'ricam;lütfen yorum kısmına size anımsattığım o kişiyi mümkün olduğunca detaylı yazın,beni tanıyorsanız da tanıdığınız benle olan farklılıklarımı;ki bu sizde bir sorun olduğuna delalettir ama,her neyse...

0 Yorum:

Yorum Gönder