Kısa Keskin

Gittiniz. Durdum, tutundum, sıkı tutundum, nefes aldım. İçime attım. İnledim en fazla, yolunuza çıkmadım, ne öç ne hakkımı aldım; kar kaldı yanınıza, düşmedim peşinize, aklımdan dahi geçirmedim...

Açığa çıkan bir ağrı olmak için,
Gömülmeyi mi beklediniz?

Daha fazla ne istesiniz benden ki hala bir bıçak gibi batarak karşıma çıkıyorsunuz? Vermediğim ne kaldı size? Zamanım mı? Kalbim mi? Canım mı? Param mı? Belki masumiyetim? Çalmadığınız ne mutluluğum, ne umudum kaldı ki peşimdesiniz hala?

Gittiğiniz gibi yok kalsaydınız ne vardı,
Zindan etmeseydiniz boş sonsuzumu.

Onca zaman, ben onca çırpınırken demediğiniz ama beni tüm öldürdükten sonra en ufak içiniz sızlamadan, söylemek için arkamdan koştuğunuz neydi? Soruyorum ama merak etmiyorum, iyi ya da kötülüğü şuraya dursun üzücülüğü gün gibi ortada...

Cesede eziyetin günahı,
Ezmez mi hiç alnınızı?

0 Yorum:

Yorum Gönder