Şefkat Yazısı

*Bu yazı edebi değildir, iç dökmecedir daha ziyade.

Hayatımın iplerini askısında bıraktım artık, sahi gelmiyor hiçbir yakınlık; biliyorum en yakınından en uzağına çoğu kişi yalnız işi düştüğünde soruyor beni, hiçkimsesi kalmadığında veya, son çareden dahası değilim biliyorum. Benim de bir hayatım var ama işte, bu benim yaşadığımın adı da -öyle veya böyle- hayat.

Ben hayatımı benim gibi insanlardan oluşturmak istiyorum artık, benim kadar çabuk incinebilen, benim kadar çabuk ısınabilen, bağlanabilen, benim gibi merhamet düşkünü olabilen, kısacası benim kadar hassas insanlardan. Çevremde insanlar var ama ihtiyacım olan onlar değil, onlar bana bir şey katamazlar çünkü biliyorum hiçbiri ruhen benimle değiller, yalnızca birkaç ortak noktamız olabilir hepsi bu. Bende kötü anıları olan biri kankam olmayı teklif ediyor bir süredir mesela, derdimi dahi dinlemekten imtina etti oysa geçen; ben de açıkça sordum ona, "E peki ne işe yararsın sen?"
Benim gibi incinemeyen beni incitir er geç, benim gibi sadık olmayan er geç gider -tıpkı bu kişinin bir zamanlar için rahatça "aklıma esti gittim" diyebilmesi gibi- ve ben Alptuğ Dağ, benim artık kimse tarafından incinme lüksüm bile kalmadı sayın okuyucu.

Acımı ve acını bölüşmeyeceksen, zihninin bir gramını benim için, benim mutluluğum için üstelik de çıkarsızcasına yoramayacaksan, yalnızca kuru sohbetimden bile mutlu olup gözlerime baktığında güzel en ufak bir şey dahi göremiyorsan... Ne işe yararsın ki? Neden hayatımdasın ki? Neyimsin?
Bunca sene hayatımda onca insanlar oldu, yanımda olmuş olsalar bile aramızda örülü bu gizli duvar, hareket ettikçe daha da batan bıçaktan fazlası kılmıyormuş onları, ne acı ki yeterince kan kaybetmeden anlayamadım mesafeleri.
Çok kişiyle birlikte mutlu olabileceğimizi düşünmüşümdür ama hepsine şöyle bir baktım da... Mutlu falan edemezdik birbirimizi; onlar benim çocuk yanımı okşayıp anaçca saramazdı, ben de onların gamsız mutluluklarında ayaklarına dolanırdım... Acının başı, ihtiyaçlarınla örtüşmediğini görmekmiş meğer hiçbir yanında olanın. Şimdi söyle işte okuyucu, sen mi yalnızsın ben mi?

Çok mu şey bekliyorum bilmiyorum okuyucu,
Ama bunları tek kelimeye indirgemek de öyle kolay ki.
Şefkat... Seni ben yapan.


0 Yorum:

Yorum Gönder