Duruşuyorum

Nasılsın sevgilim? Doğru ya, bensiz nasıl olabilirsen, ihtimal ki mükemmel... Ben? Ben işte öyle duruşuyorum dünyayla, yani o dönüyor tabi de ne bileyim, bu sensizlikte pek belli olmuyor. Yine var birileri, aynı adlı yazıda belirttiğim gibi; onlar ki sen olma ihtimalleri celbetse de beni, bilirim uzaklar, yine bilirim ki uzaklar sana gelmez sen onlara gidersin ama...
Aması gidişatlarım yara. Bakma böyle dediğime, gitmeye kastım dönmenin korkusundan yalnızca, dönmem gerekirse dönecek gücüm yok. Kalmaya ihtiyacım var artık birinde, birinin kalbinde, şöyle yatılı, yataklı döşekli, ölüm döşekli, epey uzun süreli...

"Kapım neden hiç çalmıyor artık?"

Estiğimi hissediyorum ta uzaklara, yahut benden esiyor herkes, kalıcı olmaktan uzak çakma parfümler gibiyim, geçiyorum, yara gibi, gidiyorum, bilmiyorum... Karantinanın kendisi olmuşum, içre olduğum tek şey ziftten farkı olmayan geçmişim kalmış. Dostlarım, hikayelerim, neredeyse iyi olan her şeyim Hasankeyf'ten hallice; sular bile değil, kanlar altında.

"Fotoğraflardaki insanlar hatırlıyor mu beni?"

Seni arıyorum yine, o daimi burada bir yerdeliğin delirtiyor beni; kimileri heves diyor, bana sorarsan aciziyet. Sadece yanımda olman göğüslememe yetebilirken sonbahar kokulu kara yükleri, sensiz atacağım her adım yere düşmüş, ölüler gibi. Kimse yok çünkü biliyorum, aslında bakarsan hiç olmadı da çünkü mümkün değildi.

"Senden hiç vazgeçmediler mi?"

Kayıplara karışmak gibi bir hayalim vardı sevgilim... Sonra anladım ki sadece aranan kayıp olurmuş. Kayıp bile olamadım, bir yerden bile gidemedim çünkü olduğum bir yer yoktu bile. Anlıyorsun değil mi? Olmayan biri ne kadar anlayabilirse sen de bir o kadar anlıyorsun beni, en az benim kadar yani.

Duruyorum,
Ölü taklidi de diyebilirsin;
Ölüyorum,
Geç kaldım da diyebilirsin.

0 Yorum:

Yorum Gönder