Son Olmayanın Özrü

Özür dilerim.

Belki de en doğrusuydu lafa sondan başlamak, böylece son sözü söylemek için vaktim bollaştı. ŞU YAZI için özür dilerim sizden. O günün şartları onu gerektiriyordu, al kanlar içindeydim o gün; hoş, halen daha öyleyim lakin, bugün de galiba özlemeyi gerektiriyor. Kendime "En son ne zaman hayal kurdun?" dedim, en aşağı bir yıl var, son hayalim de sizdiniz.
Unutmak istedim sizi evet, eğer hayalinizi kurmazsam canım sizi istemez ve bu da eksikliğinizin açtığı yarayı indirger sanmıştım; doğruyu söylemek gerekirse inanamıyorum da hala geleceğinize, eskisi gibi değilim, hatta bunun için üzgün bile değilim ama...
Ben baba doğdum, baba öleceğim!

Kabul ettim bunu, babayım ben, ruhum baba benim; çok belli bu, çok açık saçık, kime sorsan gösteriyor; arkadaşlarım için bile ortaya çıkan o üstün koruma içgüdüm -ki kendisi işleri daha kötü de yapabiliyor bazen- bunun en büyük kanıtı belki de, küçük çocukların beni görür görmez üstüme atlaması gibi tatlılıklar da... Üstelik mecazi bir babalık da var üstümde: Bana gelen kimseyi geri çevirmedim, özellikle yakın arkadaşlarımın her ihtiyacına/isteğine en önce koşmak için yaşadım. Söyleyin şimdi, kim benden daha baba olmayı hak ediyor?

Affet beni güzel kızım, gerçi biliyorum darılmamıştınız ne sen ne annen, beni anladığınızı, hep yanımda olacağınızı biliyorum; göreceksiniz yaralarımı var olduğunuzda, kızamayacaksınız ama acımayın da olur mu? Güzel günler bizi bekliyor, bekliyordur yani bilmiyorum.
Uzun uzun konuşuruz zaten bunları, sen yirmilerindeyken çıktığımız bir Fethiye tatilinde akşam yemeğinden sonra sahilde yürürken; dondurma da alırım size, sen limonlu seversin gibi geliyor nedense... Arkanıza geçerim bir ara yavaşlayıp, seyrederim sizi, hayatımı düzene sokan iki birbirine çok benzeyen canlının usul ilerleyişini. Öyle bir gün olur mu dersin? olur da bu günleri hatırlayıp güler miyim, n'olur olsun çünkü. Dayanmak fazla zor, bugünlük elveda.


0 Yorum:

Yorum Gönder