Habitude de Paix

Genzimde durur oysa bir iltihap misali sevmek, maluliyetim kılsa da mağrur, payıma düşen arsızca beklemek belki günü olmayanı. İç acılarının toplamı kapalı bir kapı sanki zamana, kifayet etmeksizin uzayıp giden. Afakına çarpan ihtimaller korkutsa da pek tabii yalnız onlarladır yaşamak. Gizlerimde bellediğim hududum ayrı gayrı kılıyor kendimden beni, yalnızca ve yalnızca boynu bükükçe bir saadettir beklediğim.

Güz okşayıșlarını unutmak koyuyor adama, serde mabedimin kırık hatırı ki baldan; bir şeyler yükseliyor yere, adli bir kabustan geriye kalan hicran denli kesif bir feragat beki hayatta olmak. Neydim ki hatadan başka, ya hatalıydım ya da birinin hatası; derken kazındı sular, her şeyimi bilen ben bile korkamadım kendimden, eskimiş şehirler gibi vakur kaldım.
Tutsana Ellerimi çalıyor, ömrüm yağmura çalıyor, alamadığım her nefes biraz benden çalıyor. Değiyor muyum var olduğuma, değiyor muyum birilerinin hayatındaki değerime, değiyor muyum göz yaşlarına ellerimle? Bir el tutuşması kadar kısa zamanın içinden, uçuyorum efkara, kırılmak üzere bir bardakla ayırt edilemez bir biçimde.

Özlediğim o yaşantı ölüm kadar uzak ama asla ölüm kadar yakın değil, son ses müzik dahi bastırmıyor katı katı inleyen kuru içimi,inkar yetmiyor uyandığım siyah olunca, yıkılabilirliği aşikar duvarlarım yetiyor şimdilik, yeltenilmese kafi. Vurulmaktan başka hizmeti olamayacak bir dart olduğumu kabullendim sanırım, her şey yolunda, kömür karası dahi olsa.


0 Yorum:

Yorum Gönder