Lalettayin Gözyaşları

...Bilirsin, bu his şeyde de vardır, arkadaşlarla güzel bir gün geçirip dağılınca, pazar günü hava kararırken falan; bir daha olmayacak sanki bilirsin, olsa bile öyle olmayacak, sense bunu her düşündüğünde senden an be an uzaklaşmakta olan o yaşantının altında ezileceksin...
Anı yașayamayız biz, anın biticiliği an boyu yakar gözlerimizi adeta bir şampuan gibi, noktası virgülü hüzün biri böyle olunur işte. En kötüsü de yanılmamaktır, peki ya bu güne kadar kötü hiçbir hissinde yanılmamıș olmanın acizliğini bilir misin okuyucu? Bilme, kıyamam.

Lalettayin akar bir süre sonra göz yaşların, her şey o kadar kötü gidiyordur ki bazen, sen yalnızca olduğun yerde dümdüz ağlayadurursun ve türlü acılar gelip kendiliğinden alır adeta payına düşeni. Yönü yoktur hüznün. Ağladıktan sonraki uyku vardır bir de, uyandığında pamuk gibi hafifsindir, sanki normalden de daha az kötü şey olmuş gibi, bir an unutursun çünkü dün geceyi; yazık ki bugün dünden zordur daima, olan olmuştur ve yeni günü taşıman gerekir çünkü, yataktan kalkman ve hiçbir şey olmamıșlığını kuşanıp kanının son damlasına dek rol kesmen icap eder. Birileri gözünün içine bakar da ondan, gerçeği açık ettiğin an gasp etmiş de olursun seni seven herkesin mutluluğunu yarıda. Nasılsın sorusuna verebildiğin en "iyi" cevabı vermen gerekir en çok da sevdiklerin için. Kimilerinin realizmine çöp batıran bu şeyin adı merhamettir.

Bilhassa kabullenmiş kimseler yalnız tüketme derdindedir kederlerini, tabaklarında aniden canlanan boğayı tek başlarına, olabildiğince sessiz ve de yavaşça boğmak ve bu sırada gözlerine bakmak isterler... En fazla bir ölü kadar ișlevseldir aslında herkes mevzubahis kendi derdi olunca, gururuna gem vurabilen yarım ağız yardım ister; herkes de görür onun kaldıramadığını, koluna girmek için hazırda beklerler ama paşam imkan tanır mı, def eder hepsini. Ne nankörlük ne kötülükten be abi, bataklıktaki adam birinin elini tutup çıkmak için her çırpındığında o kişiyi de yanına çeker istemsiz. Kendini fedaya çalışır insan, canlı bomba misalu, başkalarına tehdit olma ihtimalinden çok ama çok fazla uzak olmak için kaçarlar insanlardan, kendilerinde insanlara dair hiçbir hak bulamazken. Sonunu düşünen de, kendini zahiyattan saymayan da kahramandır.

"Benden uzak durman gerek kendi iyiliğin için, o yüzden asla yaklaşmana izin veremem ve öte yandan sana karşı bir tehdit etmemem için bana yaklaşman tek çarem." cümlesindeki gibi komplike hezeyanlar icra eder  lalettayin gözyaşlarını. Duygusal kamikazelerin en büyük handikapı minimum epeyce üzmesidir karşı tarafı, canının yanmasına mani de olsa, onun için en iyisi bu da olsa. Mesela seni seven bir kalp hastasına ona kalbini verme teklifi yaparsan ne kadar büyüleyici bir fedakarlık olursa olsun onun canını en çok bu acıtacaktır. Başkaları için yaşayan herkes buna hazır olmalı, her halükarda hüzün saçmaya. Meğer sevilmemek daha mı güzelmiș diye geçiriyor insan ister istemez içinden, hele acı bu denli bulaşıcıyken.

0 Yorum:

Yorum Gönder