Nasılsındır Sevgilim

Ne haber benim canım, olmayan ve muhtemelen mümkün de olmayacak biricik sevgilim, eşim, kızımın benle aynı genleri paylaşmayan en yakın akrabası...

Nasıldır acaba sesin şimdi senin, en berbat halinde dahi müjdeleyici tonda sanki, böyle annen sevdiğin tatlıyı yapmıştır da mutfağa çağırır hani bildin mi? Şey gibi yahut, tatildesindir, yataktasındır ama fena sıcaktır böyle döner durursun, camı açarsın sonra, hoş bir esintiyle cırcırböceği sesleri ilişir ya kulağına...
Gözlerin nasıldır? Hiç cümle kurmana gerek yok gibidir eminim o tüm rüyaların içre olduğu bakışların; belki de dünyadaki son hüzünlü olmayan sonbahar yaprağı rengindedir, bilemedin yağmur ormanlarında nesli tükenen hayvanlara yuva olmuşçasına şefkatli ağaçların veya yapraklarının rengidir olamaz mı? hiç yoksa okşayan denizlerin mavisidir, her karanlıkta aslında bizimle olduğu için asla yalnız hissetmeyeceğimiz siyahtır. (Biliyorum, dünyada siyah göze sahip tek canlı eşek derler ama ben onların gözünün seninkinden güzel olduğunu düşünemem.)

Gülüşün nasıldır kim bilir, bana kalırsa periyodik cetvele acilen eklenmesi gereken bir element vasfı taşıyordur, senin gülüşüne şahit olan biri ilk kez gözünün ve kulağının bu kadar uyumlu çalıştığını hissediyordur bilhassa.
Ağlaman nasıldır kim bilir çiçeğim, kıyametten sonra en az şahit olunası olay olsa gerek, zannedersin ki dünyadaki tüm bitkiler aynı anda solmuş, toprak kahveden siyaha, sular maviden ala dönmüş. Buna dayananın insanlığına, sebep olanın varlığına şaşmamak elde mi sen söyle.
Nasılsındır kızınca, derindeki her bir gözenek aktif bir yanardağ mıdır, yoksa çöker kalır mısın çaresiz, zira zarar vermek fiilinin icad olunmadığı yıllardan gönderilmişçesin.
Nasılsındır heyecan içinde, dünyanın en güzel sesini oluşturmak için meydana gelmiş titreşimlere mi bırakır ellerin kendini, terler misin doğanın derinlerden bir yerden yeryüzüne can suyu akıttığı gibi merhametle, büyür mü gözlerin ufak bir kız çocuğunun doğum günü için mutlulukla şişirdiği balon misali?

Nasıldır saçların? Tel tel aralarında dolanırken kaybolmam sorun yaratır mı ki senin için? Saçlarının bütünleştiği o teninde çiller var mıdır bana özel, bir gamzen bile mi yoktur yoksa? Olmasın, bilakis eminim tüm bunlar varsa dahi geride bırakacak dudakların ve onların üzerine adeta güneş saati misali gölgesi düşen ve dünyanın en mükemmel kemanının üzerine işli f deliklerini andıran, minimum kaz tüyü yumuşaklığında, sen üşüdüğünde ucu utanan bir burnun sahibisindir.

Hakkında tüm bunları yalnız ve yalnızca umabilmek ne acı kuşkusuz dahi olsa, halbuki yanıtları bu denli tatlı olmayabilecek sorular da var sana dair:
Uzak mısındır bana? Kim vardır şimdi yanında? Bana ihtiyacın var mıdır? Ah be sevgilim... Nasılsındır kim bilir.

0 Yorum:

Yorum Gönder