Hesaplar Kapandı

Bu sabah, hem de duştayken gibi yersiz ve münasebetsiz bir anda aklıma yaşanmış tek bir kare yansıdı ve dedim "Mantıksız nefret"... Bahsettiğim kare en azından şimdinin şartları için özel bir an olmadığından onu sizinle paylaşacağım ki anlayın. Malum olan ama olmaması gereken de birinin benden aylar önce yaptığı bir şey için hiçbir etkim olmaksızın özür dilediği an, ha bir de onun yüzünü son gördüğüm, vedalaştığımız o boktan ama anlamlı da olan an...
Bu sabah aklımdan geçenler aynen "Bende bu etkiyi yaratacağını bilerek-bilmeyerek, isteyerek-istemeyerek bir şey yapmış, bu benim için çok kötü bir şey tamam, affetmem de tamam, ancak nefrete de değecek bir davranış değil bu. Hem nefret etsem, sırf o nefret var olduğu için bile geçmiş benimle olacak..." tarzı cümlelerdi. Geçmişte yazdığım yüzlerce şiir ve vesaire mi? onlar da kalıversin; yok edeyim demedim geçmişi, cok azını ben oluşturuyor olsam bile neticede benim, sevmemiştim falan da diyemem, bu da kendime ihanet olur bence...

Ben mi ılımlıydım yoksa su mu ılıktı kestiremiyorum, beni düşünmeye sevm eden bir diğer şey ise bu mantığı neden daha önce kuramadığımdı; belki de öncelerinde olay ve hisler fazla sıcaktı, bugün soğudu, belki de o suyun içinde; aradan seneler geçmişken yani, hadi 2012 desek takriben 5 senede neticelenmiş, ne aşk hikayesi ne trajedi, sadece yalın bir benlik öyküsü bu da işte...

Hepimiz elli yaşında adamlarız artık, hadi neyin çocukça olup olmadığını ayıramayacak birer ruhtayız, ama neyin zaman kaybı olduğunun farkında olmalıyız...
Harbiden büyüdük, zannımca bunun adı olgunluk, yaşlarımın ortasında gibiyim, yetişkin gibiyim; bunda payı olan bir şey de çoğu kişinin şuan söz etmekte olduğum şeyi yapamıyor olması. Geçmişe arasında bir husumet olmadan başka bir yaşama kusursuz kucak açmak, buna cüret etmek, geçmiş hırslarından arınmak. Buradan olay bir itirafta da bulunayım madem; bu hayatta nefret ettiğim bir iki p*ç kurusu vardı (o kadarını da diyelim artık, kızmayın) bu vesileyle onları affetmemiş olsam da artık kin tutmuyorum, iyi zerre bir şey hisetmeyeceğimden de emin olabilirsiniz ama en azından öfke biriktirmiyorum, bu günden itibaren. Yeni bir aşk? Belki mümkündür...

Yani benden haberi bile olmayan birine hüzünle karışık bir nefret duysam ne olacaktı ki sanki, hiç. Hala içim kızgın ve sabahki düşüncelerim tıpkı bir sarhoşluk edasıyla geçip kayboluyor gibi, kestiremiyorum. Nefret etmesem sineye çekmiş olacağım kanısındaydım ama olmuş bitmiş şey işte, oraya çekeyim, buraya çekeyim, sündüreyim ama bir şey değişmezdi...
Artık mantık sahibi papyonlu çocuklar olmamızın vakti geldi, hüzün çoktandır gerideydi zati, artık nefret benzeri duygular da bitti...
Kovboy sahalarda olağan müthişliğiyle, eski hikayeden arda kalan bütün iyi yönlerinden fazlasıylayken kötü yönlerinin zerresiyle dahi değil, seneler içindeyse kendini oldukça geliştirmiş vaziyette, boşverme hususunda bile. (gerçi buna boşvermek değil, bağışlamak dahi denilebilir geçmişi) An itibariyle sevgili dostlar, geçmişle bütün hesaplar kapandı; ha zaten kapalıydı ama ara sıra akla gelmeler, düşünmeler falan vardı onlar da kelebek olup uçtu, buna dair iki lafı paylaşmak istiyorum sizinle;
1-Yesinler birbirlerini.
2-Koy g*tüne rahvan gitsin.

Unutmadan, reggae müziğin, Sattas'ın ve Orçun Sünear'ın da bu konuda katkısı büyüktür...
O zaman ne diyoruz? Satta Man! (Boşver, salla manasında)


0 Yorum:

Yorum Gönder