20'den Az

Ben artık harbiden anlayamıyorum var ya sayın müsteşarım, birinin iyiliği için, evet tamamen, kelimenin tam anlamıyla bunun için yapılan bir şey nasıl aynı zamanda onun kötülüğünü de barındırıyor anlamıyorum. Kızgınken, sinirliyken, öfkeliyken "akıllıca" davranmak gerekiyor mu harbiden? Hem insanlar da anlar mı sadece onlar için yapılmış masum bir çaba olduğunu, onlara karşı bir zararı olup olmadığı ihtimalinin onların düşündüğü gibi olmadığı ihtimalini de bir kez olsun geçirir mi aklından?

Şu hayatta hakikaten çok değer verdiğim insanları saydım geçen de, 20'ye ulaşmıyor, akrabalar, arkadaşlar, tanıdıklar dahil 20'den az insan. Bu insanlara karşı olan bir şeye onlardan daha fazla tepki göstermem çok mu kötü sahiden, ne alakası var diyeceksiniz ama bencillik mi bu? Hayatımda gözümden sakınacağım yirminin altında insan var, onlar için bir şey yapmaya çalıştığımda çarkın yine bana dönebilmesi adaletin mi bir içeriği yoksa? Eğer başka bir düşüncem varsa tamam, onlar üzerinden kendimi tatmin ediyorsam tamam mesela ama öyle değil, öyle olmadığını kanıtlamam için ne yapmam gerek? Çok soru sordum di'mi, hiç cevabım yok zira...

Onlar haklı eyvallah, ben de biraz fevri biraz hatalı ama öfkeden; yirmiden aşağı insan diyorum size, hepsinin içimde apayrı bir yeri, bu kadar az insanı bile mutlu edemeyecek, gözetemeyeceksem falan ben ne diye varım ki? Öfkeleniyorum çünkü bu bana yapılmış bir yanlış gibi, kimden gelirse gelsin herhangi dostum, arkadaşım, değer verdiğim birine gelecek en ufak tehdit, tehlike ve zarar beni öfkeye atıyor. Ben, sadece ama sadece bu öfkenin nedeninin bilinmesini, bu öfke hakimken yapılabilecek ufak yanlış hesapların göz ardı edilip bana karşı kullanılmamasını istiyorum hepsi bu, kötü biri değilim zira, mütemadiyen yanlış taraflardayım, öfkelendim, yanlış yaptırımlarda da bulunmuş olabilirim ama sevgiden, belki de bir başkasının hatta kişinin kendisi bile bunu yapmayacağını düşündüğümden, ya da yalnızca sevgiden...
Anlamıyorum aklımdan geçenin onda birini dahi yapmamışken, örneğin bahsi geçmeyen kişinin gıdısında yuvarlak bir delik açıp dilini aşağı çekmemişken mesela; bu kadarını dahi düşünürken, düşüncesiz konumuna nasıl düşüyorum? Çok seviyorum insanları, belki korumacı yapım biraz yüksek, biraz da farklı tondan çalıyorum, olan biten yalnızca bu...

Öte yandan hayatım boyunca pek çok hikayenin kahramanı ve izleyicisi oldum, sorun şu ki birilerinin bir halt edip yanına kar kalması, çekip gidebilmesi beni yemin ederim öldürüyor ama daha fenası da onların düşüncelerini düşünmek, paçayı sıyırdıklarını, rahatladıklarını ve yaptıkları kötülüklerden zevk alışlarını düşünmek... Öfkem biraz da budur; kapanmamış hesaptır, bu mesele olmasa bile kendi eski, çok eski kapanmamış hesaplarımın sanki bana her an onlara olan borcumu ödemem için hatırlatma yapmasıdır, başkalarının bunu yaşamasına engel olmaya çalışarak sindiremediğim geçmişi susturma çabamdır. Sessiz kalan, etkisiz eleman, işe yaramayan, güçsüz olmadığımı ifade edişim bu şekildedir, herkesin başkadır, benimki de böyledir...

Sözün özü; herkesin kafası rahat olsun, hak eden ettiğini bulsun da biz hatalı, düşüncesiz vs. de bilinebiliriz mühim değil, git denirse de gideiz sorun değil, razıyız görev yerine gelsin...

Açarız 20'liği, 20'lik dişler dökülene kadar içeriz olmadı. Baba da şarkıda diyor ya "Hata benim, günah benim, suç benim", her ne kadar fevkalade iyi bir amaçla bile olsa kabul ediyorum, hepsi benim...


0 Yorum:

Yorum Gönder