Alptuğ Dağ Olmak

Ödevlerin ve sınavların vardır,
Sevdiğin bir kadın,
Önemsediğin birkaç dostun.
Alman gereken bazı zor kararlar vardır, 
Sağlık ve hayat hakkında,kısmen ölüm-kalım raddesinde bu yaştaki birinin düşünmesi risk ciddi kararlar.Ancak düşünmek gereksinim olunca düşünerek doğmuş gibi alışıyorsunuz,diğerleriyse asla size alışamıyor ve manevi olarak yalnız kalıyorsunuz,anlaşılmayarak,hissedilmeyerek yahut her ikisi de olmasa dahi aynı derecede karşılık alamayarak.Müzik zevkin ya da herhangi bir yaklaşım ve çağrışımın bile çevrende en ufak yanıt bulmazken tek başınalık sürecine giriyorsun...

Tüm bunları yazmak farzın sayılır bu dünyada,tüm düşünce ve hisler uğruna insanlar için.Alptuğ Dağ olmak böyledir işte,asla"sadece"olamamak gibidir iyi kötü her yandan,detaydır,olmayan bir şeyin çok yönlülüğü onu ilgilendirir...
Alptuğ Dağ olarak yaşamanın bir çıt daha fazla öngörü gerektirdiği söylenebilir;tam anlamıyla sorgulamayı ancak doğrultundan da şüphe etmemeyi aynı anda.Kalan çoğunluğa direnmeyi ve de ispat değil ama belirtme çabasını sunduğu örneklerle kanıtlanabilir.Kalıplaşarak bir esasa yönelmekten alıkoyulmak bir Alptuğ Dağ için ürkütücüdür;sanılanın aksine alışılmamış olmak ise sevmesine karşın istem dışı maruz kaldığı bir durumken içinde bulunduğu toplumun kirli yansımalarından biri olmamak gurur kaynağıdır,bağımlılar,sapıklar ve sinsiler buna dahil,sevmeyi bilmeyen ve hakkında fikri olmayan,duygusuz ancak aynı oranda da yoz insanlar bu yansımaların sadece birkaçı...
Eksenli ve ilkeli sürülen sağlam bir yaşam bu,darbeler yıkmış olsa dahi ağzından pes lafı çıkmamış bir dövüşçü gibi onurlu,ancak yine onun kadar anlaşılmaz ve kendine has.Ne kadar olduğundan emin olmadığım türlü insanın geneli keskin yargılarına maruz kalarak bir doğrultuda sapmadan ve değişime uğramadan ilerlemek gibi gayeler anlatılamıyor ne yazık ki...
Asla pişman olmamış ve geri de adım atmamış birisinin sadece bolca hüzünlü olması,bu o kadar anormal olmamalı sanki;aksini düşünen varsa gerekçesiyle sevgi ve olmayan pahası öğretilmeli...

Çünkü benim hep baltalanmaya müsait pozitiflikte ancak asla ütopik olmamış tonla fikrim vardı,kadın cinayetleri,devlet politikaları,halk ayaklanmaları,ikili hatta bilinçaltı ilişkilere ve pek çok konuya dair binbir yaklaşım.Asla birilerini memnun etme amacı barındırmadığımdan(aşk hariç)toplum baskısını ve her nasılsa"öyle olmak"olgusunu yarabilmem birilerini imrendiriyor ya da zor durumda bırakıyor olsa gerek çoğu zaman densiz düşmanlarım var oldu ancak bu düşman geneldi,mesela tüm tecavüzcü ve katiller gibi.Ancak bir günden diğerine mutlak surette asla bir olguyu diğer bir olguyla bir şekilde bağlantı kurup mukayese etme çabasına girmedim,kısacası dünyada  zengin insanlar var olduğu için fakir olduğuna isyan etme gibi bir durum bende söz konusu olmadı mesela...

Çünkü şans benden yana ki kumarda kazanmaktansa aşkta kaybeden biri olarak bu cümledeki kumar-aşk tanımlarının kazanıp kaybetmekten daha mühim olduğunu görebiliyorum..Kaldı ki bu ilkelerle ve asla basite indirgenememiş aşkta karşılık görmemek değildir kaybetmek,gördüğü karşılığa yanlış bir tepki vermektir;biz bunu yapanlardan asla olmadık ve olmayız da...

Hayatın standart olmamı olumlu-olumsuz engellemesine karşı kendi standartlarımı belirlemem bir devrimdi;ancak ben yalnızca devrim kelimesini kullandığım için dahi beni solcu bilip fişlemeleri bu aptal kalıplaşmaya en güzide örneği oluştururdu...
Ancak kabul edelim standarttan aklınıza her sey için bir çıt daha fazlaydım.Kaldı ki bırakın bunu yaşamayı,bundan memnun olup olmamak bile bir tercih değilken hayatımda en elverişli(işte bu doğru kelime) bulduğum şeyin aşk olması mantıksız sayılmazdı,özellikle de kendine has bir mantığı olduğu düşünülünce...
Dünyanın üç günlük oluşuna dayanarak aslında herkesin bildiği ve hayatının merkezine taşımaya çabaladığı mutlak değer olan sevgi ve mutluluğu direkt neticelendirmişsem ne olmuş?ya da benim için sokakta ve aç,ancak sevdiğin insanın yanında ölmek son derece pahabiçilmez ve hatta yakışır bir veda biçimiyse?Sizler kolay olduğu için dolaylı yolları seçerken(okulun sunduğu işin verdiği paranın aldığı evde kurulan aile gibi düşünün)benim gözüm bir anlığına direkt yola ilişmişse?(sevdiğin insanın yanındalığının ve herhangi bir şekilde yalnız olmayışının sağlığından bile daha önemli olduğu gibi maneviyatın maddiyatı ezip geçtiği bir mantık)

Çok geveledik ama final geldi;
Sevmek kendi tercihidir ama Alptuğ Dağ tarafından sevilen herhangi bir insanın hayatındaki dokunuş tescillidir...

Alptuģ olmak düşmekse de yere serilmemektir,biraz inat ve çaba,ancak en çok da hakarete karşı saygın bir sille gibidir...

0 Yorum:

Yorum Gönder