Yerine Koymak

Yapabilmeliyim di'mi bunu artık, gidenlerin yerine başkalarını koyabilmeliyim, öyle icap eder di'mi? Hem onlar koymadı mı benim yerime çoktan bi'sürü bi'sürü başkalarını, olmamışım gibi ben; hatta belki benim bir yerim bile yoktu zaten, geç uyandım tatlı uykudan soğuk musalla mermeri hayatıma...
Neyin korkusu ki bu bendeki? Şayet bu onları aldatmak ise önce onlar aldattı, ihanetse önce onlar hain, cinayetse önce -hatta sadece- onlar katil... Neden kötü hissediyorum kendimi ve neden hissetmem gerek gibi sanki? Onların keyfi yerinde, özlemiyorlar, sevmiyorlar, akıllarından bile geçmedim bir defa, hiç içleri sızlamadı; hiçmişim yani; öyleyse ne hikmet bu kadar bile olmamama rağmen kimse adına, hala başucumda minnetle taşıyorum onca üzüntünün kaynaklarından kalan iz mi yara mı belli değil hatıraları? Belki de tam işte onlardır, hiçbirinin hatrında zerre yer etmemiş güzel anılardır sebebiyet veren buna ama her ne olursa olsun...
En yakın olduğun, can ciğer olduğun -yahut öyle sandığın/avunduğun- ve gerektiğinde tereddütsüz hatta baya neşe ile canını feda edeceğin insanlardan; zamanla, parça parça, sebepli-sebepsiz, iki tanıdıktan daha fazlası olamayacak aşamaya gelene dek, ağır ağır uzaklaşmak ve üstüne üstlük bu sürece an be an ve tam merkezinden seyirci olmak en kötüsü... Hiçbir şeyden bu yüzden haberiniz yok işte, dilerim asla da olmaz.

Sevgi, dostluk, ya da aşk mı dersiniz her ne derseniz işte; o yahut onlar benim hayatla göbek bağımdı, bunu anlamanızı beklemiyorum, modern insanın hayatında bu denli değer vermek yok biliyorum... Ya sadece... "Mavi Saçlı Kadın"a ben de rastlasam üstadım gibi, uzun ve sancılı bir ölümü anımsatan hıçkırıklarca yorgunluğumu kavursam eşliğinde. Çok mu tanrım, ne dersin?
Bir sarılmak gelse şimdi birinden...
Eskiden dostlarımı özlerdim, şimdiyse dostluk tüter burnumda; kokusu gelmez, yanık kokar buralar, kursakta boğan heves var, derman desen bende ne arar.
Yerlerine birilerini koysam garantisini verir misiniz unutacağımın, dineceğinin burukluğumun, canımın artık yanmayacağının? N'olur verin sayın okuyucu, yalvarırım hep bir ağızdan verin veriştirin; yazılarca genişleyen kırıklığım var benim, okusanız da anlamazsınız, anlasanız da gelmez elinizden... Bari rahat kılın vicdanımı, ne çare...
Mesele o insanların yerinin dolmayacağı değilse dahi. Ben onlardan gördüklerimi sunmayı istemezdim kimseye biliyor musunuz? Asla! İşte mesele bu. Her şeyi yerli yerine koyabilecek bir umudun icat olabileceğine bari olsa idi umudum, her zamankinden sımsıkı ve çabalı bir üçüncü şahsın merhametine yine bu zamana kadarki bütün hatalarımda olduğu gibi bırakabilsem ruhumu gözüm kapalı... Hata bile olsa... Sonunda o dabıraksa bile beni...
Biraz bi'dinlensem be.

Hayal kurmayı özledim sayın okuyucu; rutubetten durulmayan işkence koğuşu gibiyim bildin mi; evet kendimde değilim, ne yapacaktım orada tek başıma.

Tüm Hakları Yaralıdır.

0 Yorum:

Yorum Gönder